>Deuss Ex Machina # 202 – Adjusted For Low Noise Tape

Leave a comment

>

Kay(ıp)bedenler K/lan+-Dereasonable (VV)arp Presents

Deuss_Ex_Machina_202_–_Adjusted For Low Noise Tape

25 Şubat 2008 Pazartesi gecesi “canlı” olarak gerçekleştirilmiş programın parça dizinidir.

>>>>>Musique

>1<-Two Easy Steps-Inside (Demo)
>2<-Two Easy Steps-Liv (Demo)
>3<-Why?-Song Of The Sad Assassin (Anticon / Tomlab)
>4<-Why?-The Hollows (Anticon / Tomlab)
>5<-Norton-Spherical Hearts (Trondheim Remix) (Aerotone)
>6<-Norton-Sailing Across A Distant Sea (Lost Room Remix) (Aerotone)
>7<-Er.Ic-Hades Dub (Producer-Network Recordings)
>8<-Cruel Culture-Fuck The Truth (Producer-Network Recordings)
>9<-Polarity-Siddharta (Producer-Network Recordings)
>10<-King Soly-Wicked King Of Persia (Bass Face Recordings)
>11<-Goth-Trad-Far East Assassin (DJ Distance Remix) (Skud Records)
>12<-The Others-Bushido (Caspa Remix) (Dub Police)

Adjusted For Low Noise Tape Bölüm (202) – Yoğunluklu Birleşim, Tedbirsiz Gerçeklik Titreşen Kasvet Yuvalanmaları Bitappi Kaset Formunda (c-90DCP)

>>>>>Bildirgeç

Çoklu segmentte,çoğul zamanlarda üstünkörü bir ilerleyişin durakları arasında salınıp duruyoruz. İlerlemeye çabalayan bünyeye inat geri geri giden bağlaçların (-ki burada lokomotif) kudreti kendinden menkul gücüyle, imtinasız ve çekinmeden sona yaklaştığımızı bile bile gerilemeye devam ederek. Bütünde ortaya çıkacak resmin parçalarını oluşturmak yerine, kendi payımıza biçilmiş / verilmiş bulunan küçük karelerin çıkarsamalarını yapmaya çalışıyoruz. Bu bitip tükenmek bilmeyen tükeniş içerisinde, kendi karemizi ötekinden kıskanıyoruz. Tolkien’in Yüzüklerin Efendisi’nde nakş ettiği üzere “Gollum”un ona göre çok kıymetli olan yüzüğünü ya da kendi deyişiyle “kıymetlimsss”ini korumaya çalışması gibi karelerimizi de, öznemizi oluşturan düşüncelerimizi de, hayata ve olaylara bakışımızı da bu minvalde topyekün handiyse herşeyimizi gözlerden ırak tutmaya çalışıyoruz. İki koruyoruz üç kolluyoruz. Elimizden çekip alınacak, az sonra sahneden itilecekmişçesine tedirgin bir ruh hali bütünlemesiyle…

Gelişi güzel ve yönelişimi bir el kılavuzuna bağlı kalmadan çapraz bağlantılamalar ile yeniden yeniden kurgulanabilen bir hayat akışının içerisinde, böylesi bir durum bütünü olabildiğince düşünü, ilerleyişi ve dahası ait olmaya çabaladığımız bütünün geri kalanı ile bağlantının da kesintiye uğramasına vesile olan nedenlerden bir diğeri olarak değerlendirilebilir. Söz konusu konuşarak anlaşma olunca, kimi zaman münferit, kimi zaman ortak bilince endikte ettirilmiş tamlamalar bütün bu dizginin rayından çıkmasına neden olmakta. Tedirgin edici bir sürat ile en başında belirttiğimiz üzere gerisin geriye dönüşü kolay kılan bir hızlılıkta devreye girerek. Kademeler ve kastlar arası bir bölümlendirme olmamasına karşın, böylesi bariz detaylardan bile sen ve ben ve ötekiler ayrışımına olanak sağlaması ya da düşündürtmesi bile modern yaşantının defoları arasında gösterilebilir.

Geçmişin yol göstericiliğinden, denenmişliğinden feyz almadan, bir soluklanıp iki nefes almadan daima ilerici, daimi yüklenici ve yeni yeni yeniden hayata yön tayin etme çabası içerisinde olunmasına karşın, aynı nokta üzerinde kalmışlığımızı fark etmememizi de beraberinde getiriyor değerli okur. Doku uyuşmazlığı gibi, bünyenin sahiplendiği her bilgi kırıntısında düz ayak bir adımlama bile söz konusu iken, vakitsiz tamlamaların peşi sıra koşmak çoğu zaman eldekini de kaybetmemize yol açıyor. Gerçeklik parçalara ayrışırken, kendi içimizde de çelişmemiz sağlanıyor. Sistemin çarkları arasında giderek yok olan ve ilkelleşen bir sima haline dönüştürülmemiz de böylelikle nihai sona kavuşuyor. Bölüm bölüm arkası hemen şimdi anonslarıyla, giderek daha da naifleşen bir vurgunun beraberliğinde…

Yüklenilen tümcelerin, edinilmiş tecrübelerin ışığında bir gözlem imkanı, tekrarlanan hatalara düşmeme şansımız varken neden ve niçin bu ısrar? Kesif kokular yayan ve katılaşmaya yüz tutmuş bir önyargı duvarının setleri giderek yükselirken ulu mabetlerimizde dahası giderek yüz yüze olduklarımızdan dahi yüz çevirirken, dönüştürme nicelere çıkaracak bizleri? Sessizlik artık içinden çıkılmaz bir keşmekeşin habercisi haline dönüşmeye başlamasının üzerinden ne kadar zaman geçmişti hatırlayanınız var mıdır? Giderek kıstırılan ve alternatifsiz bırakılan bünye, iyi bir tercih izlenimi uyandıran bu düz hatların ağlarına tutulmaya devam ettikçe, atılım yapabilmek, zihinsel gelişim gösterebilmek “Hamdi Bey”in kutumuza bağşedeceği 3-5 Lira kadar muğlak kalacak bir deneyim haline dönüşecektir. Çekimsiz, giderek soyutlaşmış, ekranlardan kendi payına düşenleri hatim etmekten başka herhangi bir yükümlülüğü bulunmayan neferler haline dönüşmemiz de biraz da bu çıkarsamaların alt okumalarında irdelenebilecek bir diğer ayrıntıyı oluşturuyor. Neticesiz döngüler, birbiri benzeri aynı torna üretimler sonuçsuzluğun derinlerinde nefessiz kalmamıza yol açıyor.

Benzersiz değil, çok yüzeyli benzerlikleri birbiriyle örtüştürerek yeniden kurgulama yolunda ilerlemeye çabalayan seyyahlık/dinlencelik Deuss Ex Machina’nın geçtiğimiz Pazartesi akşamı Dinamo 103.8’de canlı olarak gerçekleştirilmiş bölümü içerisinde de yukarıdaki tümceleri destekleyen bir kolaj ortaya çıkartabilmeye çalıştık. Hiç de ait olmadığımız sanrıların derinlerine daha da çok çekilmeden; ayılabilmek, konuşmak istediklerimizi daha iyi anlamlandırabilmek için ve nefesimizin yetmesi için; diyalektik çalışarak, gelişi ve oluruna göre değil, olumlandırmasına daha kolay ulaşabilmek için sorularımızı birbiri ardına sıralayarak savlayarak ortaya çıkan bir cümbüş, ses dehlizi…

Müzik ile hayatı bağlantılama, seslerin ve sözlerin dünyasından gerçekliğin sınırlarına ulaşan kapıyı daha da aralayabilmek için önerilerimize bu hafta Oakland, California’lı abstrakt hip hop’un çıkış merkezlerinden birisi olan Anticon etiketinin demirbaşlarından bir diğeri olan “Why ?” topluluğunu son çalışmaları, “Alopecia”nın ışığında sizlerin beğenisine sunuyoruz. “Why?”, Jonathan “Yoni” Wolf’un mizacında şekillenmiş bir alter ego olarak serüvenine başlayan bir proje olarak temellendirilebilir. Çocukluk günlerinde edindiği izlenimlerin, yaşayışların, belirli / belirsiz sahnelerden imlerin sıklıkla kullanıldığı bir düş görü müziğinden, delik deşik bir hayat imgelemine uzanan az biraz tetikleyici, tehlikeli bir intihar musikisine uzanan bir örnekleme ve alt okuma çalışmaları birkaç dinleyişin ardından hatırınızda kalabilecek ayrıntılardan bir kaçı olarak yer almakta.Haham olan babasının başında bulunduğu Sinagog’da keşfettiği 4 kanal kayıt aletinin ardından, tüm sömestr dönemi içerisinde analog ses öğeleri ortaya çıkartmaya çalışan, deneyselliğinin ilerleyen günlerde “Why?” a dönüşeceği ilk örneklemeleri gerçekleştiren bir yeniyetmenin öyküsüdür de aynı zamanda tüm bu izlek.

“Yoni”, bu ilk dönem deneme, yanılma ve keşfetme sürecinin yanı sıra, kendi kendine oluşturmaya başladığı dil oyunları ile bezenen söz yazma geleneği ile kötü bir şairlikten de giderek anlamlı “şiirler” haline dönüşecek ve müziğinin, asıl hip hop’tan ayrışmasını ortaya çıkartacak kayıt türetme sürecine dahil olur. 1997 yılında University Of Cincinnati’de okuduğu dönemdaşı “Adam Drucker aka Doseone” ile tanışmasının ardından da grup kimliğinin kollektif ses erimine ki burada abisi de ekibe dahi olacaktır, ve kurucuları arasında yer alacağı Anticon etiketine dönüşecek olan yapının temellerine ulaşacak olan emprovize art-rap grubu “Apogee” ile ilk performanslarını gerçekleştirir. Burada belirtmekte fayda var, bu türetme ve birbirleriyle ortak projesi dahilinde çalıştığı pek çok isim daha sonra Greenthink, Reaching Quiet, cLOUDDEAD, Hymie’s Basement topluluklarına (kendisi de dahil bu projelerde), Odd Nosdam, Gel, Doseone, Mr.Dibbs gibi solo terennümlerine evrilerek bugün geniş bir alternatif ses arşivinin de başlangıcını oluşturmaktadır.

Bu her açıdan farklı temas noktalarını mimleyen, Amerikan alternatif müzik kültürü içerisinde dahi yenilikçi bir açılıma olanak sağlayan türler harmanının dikkate değer ilk kaydı 2003 yılında yayınlanan “Oaklandazulasylum” albümü ile Why?’ın yolu da belirgileşmeye başlar.
Jeffrey Logan aka Jel, David P.Madson aka Odd Nosdam, Doug McDiarmid aka Douq gibi pek çok tanışın kayıt süreci içerisinde yardımlarını esirgemedikleri albümde, lo-fi kayıt teknikleri ile modern yaşam güncesinde önemli detaylara dair anektodların resmi geçidi gerçekleştirilir. Bir ilk albüm olmasına karşın pek çok eleştirmen içinde “rock” öğesine yapılan vurgu ve sözler arasına dahil edilmiş berrak ayrıntıların harmanına dair açılımlara dem vuran yorumlar ve olumlu eleştiriler Jonathan “Yoni” Wolf’un müziğin modern zamanlarında çokça karşımıza çıkan “Next Big Thing”lerden çok farklı bir konumu amaçladığını aşikar bir biçimde ortaya çıkartmaktaydı.Indie’nin çelişkilere / eleştirilere çokça açık bulunan yönü olan enerjisininden ilham alan, hip hop’un ses segmentine dahil etmiş olduğu ironik / eleştirel yansımalar ile bu durumu da dengelemeye çalışan “Why?” ın grup formuna evrildiği kayıt olan 2005 tarihli “Elephant Eyelash” ile notlarımıza devam edelim. Yoni’nin solo projesi Matt Meldon (gitar), multi- enstrümantalist Doug McDiarmid ve kardeşi Josiah Wolf (davul)’ın katılımlarıyla endüstriyel tınılara da uzanan, çeşitli eleştirmenlerce “Bay Area Rock” band formuna yakınlaşan bir değişim geçirir. Söz konusu kuvvetlendirilmiş, akışın içerisinde de monte halde bulunan hip-hop’un sözel unsurlarına, indie rock’ın sertleştirilmiş öğelerinin efektif katkıları ile farklı bir alaşımın ortaya çıkmasıdır. Yarı konuşkan ve interaktif bir doğaçlamanın “Yoni” nin vokallerinde yansıdığı, bir önceki kaydın izlerini de barındıran, ses örneklemi yerine canlı gitarların prodüksiyon içerisinde bariz bir şekilde ön plana çıktığı “Crushed Bones”, daha sonra Xiu Xiu’nun da kendine yorumlayacağı, aşkın kaybedişlerle ilintisine derinlemesine bir bakışı irdeleyen “Yo Yo Bye Bye”, Americana disiplini içerisinde kulaklarımıza çokça çalınmış parçaların öncülleri arasında çok rahatlıkla gösterilebilecek olan, eklektik yapılı “Gemini – Birthday Song”; “Elephant Eyelash” albümünde “Why?”ın ekip olarak özel bir kaydı ortaya çıkarttıklarının, hip-hop’un dejenere edilmiş bir örnekliğinden ziyadesiyle farklı, düşündürten bir parçalar bütünü ortaya çıkarttıklarını belirtebiliriz.
Birbirleriyle dönüşen, ortak dinlencelik içerisinde tamamlayıcı yapılandırmaları barındıran bir ekip olan “Why?” iki senelik bir aranın ardından önce “The Hollows” kısa çaları ile dönüşünü müjdeler. Bir pop şarkısının süresi içerisinde, eleştirel vurguların giderek daha okkalı hale dönüştüğü bir çıkış çalışması olan “The Hollows” parçasının yanı sıra, günyüzü görmemiş bir kayıt olan “By Torpedo Or Crohn’s”un The Postal Service’dan tanıyabileceğiniz usta elektronikacı James Scott Tamborello’nun Dntel namı ile kotardığı lo-fi düzenlemesi, tekinsiz fiilerin müziğini icra eyleyen California’lı ekip Xiu Xiu’nun nefesini verdiği “Yoyo Bye Bye” , Half-Handed Cloud’un space-pop sınırlarında turladığı, Pre-Teen Apocalyptic Film Acting (Medley) yorumu ile ön tadımlığı kıvamında bir dinleti şölenine dönüştürür. 25 Şubat tarihinde Tomlab etiketiyle Avrupa’da yayınlanan , 11 Mart tarihinde ise Anticon etiketinden Amerika’da yayınlanacak olan “Alopecia” ise bu kısa çaların ötesinde meraklılığımızı giderebileceğimiz yeni önermeleri, seslerden müreffeh bir kolajı dinlememizi olası kılıyor. Türetme ve yenileşme konusunda sürekli bir çalışma içerisinde olduklarını teyit edercesine, “Alopecia” içerisinde de yeni konuklar ile hem kadro genişliyor, hem de müziğin akustik öğeleri. Fog’dan Andrew Broder ve Mark Erickson’ın katılımlarıyla, müziğin derinleşmesine formların artık belirli bir standarda oturmasına şahit oluyoruz. Kararlı ve karaltılı bir sokak melodramını yansıtan, zamansız bir kurgunun mizacını ortaya sermekte bir beis görmeyen açılış parçası “The Wovels Part 2”, aksak ritimlerin düz hatlarında eski hip hop beatlerini çağrıştırdığı, çeliştiği, çözümlendiği içşel bir dönüştürme şarkısı “Good Friday”, şarkı formuna iyice yaklaşan bir tutam indie kıvamlı, eleştirel dozun yeterli olanda arttırıldığı bir girizgah “These Few Presidents”, günlük bir yaşayıştan feylezofik bir çıkarsamayı “Yoni” alamet-i farikası ile dinleyebileceğiniz ilk kırk beşlik “The Hollows” ile “Alopecia” derdini tasasını insana bulaştırmayı da başaran bir iletici haline dönüşüyor.

Döngüler arasında eskiyi de yâd eden, titreşimleri ile soluğunuzu tutmanızı sağlayan eksantrik klasik folk rap harmanı “Song Of The Sad Assassin”, Indie Pop sularına iyice yelken açan, kasvetsiz bir kurgu “Fatalist Palmistry”, Odd Nosdam’ın endüstriyel çarpıştırmaları ile akustiğin yakalandığı “The Fall Of Mr. Fifths”, Jonathan “Yoni” Wolf’un vokal yeteneğini azamide kullandığına “Anticon Basın Bülteninden” haiz olduğumuz “Simeon’s Dilemma” öğelerin yerinde tanımlandırıldığında muhtelif sorunların da kendi kendine üstesinden gelinebileceğini gösteren deneyimleri betimleyen bir kurguyu iletiyor. Genellemelerin dışına çoktan çıkmış bir prodüktör ve artık iyiden iyiye bir aile kollektifi izlenimi veren Anticon çatısı altından üreteçlerin destekleri ile “Alopecia” dinlendikçe, keşfedilecek bir kayıt haline dönüşüyor. Belirsiz bir zaman kesitinden, durduğumuz noktanın çevresini ve çehresini izah ediyor.İyi Dinlenceler…

Fark edilebilir ayrıntılar ile dönüştürücü, ayrıksı duruşların sebeplerini irdeleyerek endişe giderici, tanımlanmamış olanı arz etmeye çabalayarak yardımcı olmaya Deuss Ex Machina / Dea Ex Machina ile devam…İyi Haftalar…

Her Türlü Eleştiri,Öneri vs .İçin İletişim Kanallarımız;
info[nospam]dinamo[dot]fm – http://www.dinamo.fm/ – misak[nospam]dinamo[dot]fm

Her Pazartesi Gecesi 22:00 -23:00 (GMT +2) arası Dinamo 103.8
———————————————————
>>>>>Info Go-R-Sel Bansky’s Balloon Girl – By Jenny Jhttp://www.flickr.com/photos/photojj/508076239/

>>>>>Poemé
Şiir – Joseph BRODSKY

Canım, evden geç saatte çıktım bu akşam
okyanustan esen taze havayı solumak için.
Tiyatro üst balkonunda bir Çin yelpazesi gibi sönüyordu günbatımı,
ve bir konser piyanosunun kapağı gibi yükseliyordu bir bulut.

Çeyrek yüzyıl önce kebap ve hurma tutkunuydun sen,
çini mürekkebiyle bloknota resim yapar, azıcık şarkı söylerdin,
eğlendirirdim seni; fakat bir kimya mühendisiyle evlendin sonra
ve mektuplarına bakılırsa, korkunç gerilemişsin.

Şimdi taşrada ve metropolde kiliselerde görüyorlar seni
ortak dostların cenaze törenlerinde, birbiri ardı sıra giden,
ve memnunum ben, daha büyük uzaklıklar olduğu için şu dünyada
seninle benim aramızdakinden.

Beni yanlış anlama. Sesinle, bedeninle, adınla
artık hiçbir şey bağıntılı değil; hiç kimse yok etmedi onları,
fakat bir yaşamı unutmak için insana en azından
bir yaşam daha gerekli, ve ben yaşadım bu yazgıyı.

Şanslısın: başka nerede, fotoğraflar dışında,
her zaman böyle genç, neşeli, alaycı kalabileceksin?
çünkü zaman, bellekle çatışınca öğrenir haksızlığını.
Karanlıkta sigara içiyor ve çamurunu soluyorum çekilen denizin.

Ataol BEHRAMOĞLU’nun Çevirisiyle
Kaynakça : Siir.Gen.Tr

>Elektronmaşina—Serial-4

Leave a comment

>

ELEKTRONMAŞİNA——————————–dR.Warp Bildiriyor.

Keskin ve kesinleştirilememiş, ardılı sıra tümcelerle düğümlenmemiş söz öbekleri ile müzikal seyyahlık çabası. Farkında olmaya çabaladığımız ama bizi karaltılar içerisinde bekleyen zorlayıcı yanların görünür / görünmezliğinde kendi doğrularımızı çıkarmak için elimizin altında tuttuğumuz “müzik” yine bizlere farklı yüzlerini göstermeye devam ediyor.

Yazının kaleme alındığı ve bahar yüzünü bir gösterip bir esirgediği şu günlerde dominant müzikal çizginin dışında kalmayı başarmış isimlerin işlerine ilgili başlıklar altında değinmeye çalışacağız. Sözel inceleme kısımlarının yanı sıra, listeleme metodu ile de merak uyandırabilecek parçalar için küçük bir takip listesi sizlerle olacak. Elektronmaşina, müziği var edilir, yaşanılır bir forma kavuşturmaya devam edecek. Her daim desturumuz olan söz öbeği ile sizleri yazıların içeriğine bırakalım. İyi Okumalar

“Elektronik müziğin asallığında, aslında her daim bizlerle olmuş müzikal disiplinlerden seçkiler, derleme listeler, farklılığın sadece albüm kapaklarının renklerinde olmadığına biat etmiş müziğin gerçek emektarlarından bir kaç örnek, isabet ettirebildiğimiz gerçekliğimizin yansımaları… sözü fazla uzatmadan…notalar sizlerle olsun. Müzik sadece Play, Pause, Stop değildir….Müziğinize sahip çıkın…”

Maşina Ayın Albümü
Lavender Diamond – Imagine Our Love (Rough Trade)

Dünün müziğini, bugünün yaklaşımı ile bütünleyebilen isim/topluluklar modern müzik sahnesinin etkileyici işlerinin altına imzalarını atarak dinleyicilerin ilgisini çekmeye çalışmakta. Düzlemler arasına serpiştirilmiş melodik aksamlar ile bir anda hat’ra gelen melodik kavisler, neredeyse incelikli bir hesaplama hissi uyandıran akor düzenlemeleri ile etkileşime açık hale gelmiş müzikler kalıcılığı da beraberinde getirmeyi başarıyor. 2005 yılında kurulmuş bir topluluk olan Lavender Diamond’da başta vokalistleri olan Becky Stark olmak üzere, biraz da sırt çevrilmiş müzikal değerleri yeniden yapılandırarak modernist, takip edilmeyi hak eden başat kayıtlar arasına yerleştirmeyi başarıyorlar.

Stark, çocukluk dönemini geçirdiği Maryland’de okul korosunda performansları neticesinde sesini eğitmesi konusunda hocaları tarafından teşvik edilir. Her şeyin yolunda gittiği bir döneme girerken Stark’ın Astım olması arzu ettiği klasik müzik eğitimini de ve en önemlisi de sesini de bir süre kullanamamasına yol açar. Rhode Island’da üniversite eğitimi sırasında Fugazi, Nations Of Ulysses gibi saygın politik punk topluluklarını ve gitarlı müzikler ile tanışır. Dinlediği müziklerdeki etkileşimle beraber kendi sesini kullanabilme konusunda çalışmalara ve enstrümantalist yönünü geliştirmeye devam eder. Los Angeles’a taşınmasının ardından da grubun temel üyelerinden birisi olacak Steve Gregoropoulos ile tanışır böylelikle de Lavender Diamond’ın temellerini atmayı başarır.

Sahne performansları sırasında birbiri ile bağlantılı hale gelen klasik müzik geçmişi ile punk deneyselliğini birbiri içerisinde kurgulayarak farklı bir yorumlama ortaya koymayı başarırlar. Jeff Rosenberg (gitar), Ron Rege Jr (perküsyon) ile dörtlü tamamlanır. Lavender Diamond’ın ilk uzun çaları olan Imagine Our Love’da Mayıs ayı içerisinde Rough Trade etiketiyle dinleyicilerle buluşacak.

Sözleri dinlediğinizde daha berrak şekilde çözümlemenize olanak sağlayacak ince detaylar ile hayatın içerisindeki ilişkilerinizden, güzelliğin formüle edilmesine, hayata notalar ile destekli sağlam bir kompozisyon şeklinde algılamanıza olanak sağlayacak düzenlemeler albümde yer almakta. Uncut dergisinin son bir kaç senedir üzerinde ısrarla durduğu Americana disiplini içerisinde değerlendirilebilecek folk “I’ll Never Lie Again”, bir marş edasında söylenmenize yol açacak “Like An Arrow”, içinden çıkılmazlarla karşılaştığınızda faydalı olacak “Find A Way” çalışmadan ön plana çıkmayı başaran çalışmalar arasında yer alıyor. Fazlasıyla kırılgan şu günlerde bahar mahmurluğu ile tüketiniz.

Maşina Ayın Kırkbeşliği
Tom Clark – Service Station Remixes Part 1 (Highgrade Records)

Elektronik müziğin dans edilebilir yönünde üretim açısından ön planda olan minimal techno disiplini kendi içerisinde ayrışarak yenilenmeye devam ediyor. Kısa süreliğine de olsa belirli bir doygunluğa erişmiş olan ve bir yerde kendini tekrara düşürmek konusunda bir yol ayrımına gelmiş bulunan bir müzikal tür için, şu günlerde çıkan çalışmalar birer rönesansın da habercisi. Var edilmiş olan ses erimine alternatif olarak artık daha deneysel işleri, daha kurgusal çalışmaları birbiri ardına müzik çalarlarımıza konuk ediyoruz.

1997 yılından bu yana çeşitli isimler altında prodüksiyon çalışmaları gerçekleştiren Berlin’li Tom Clark (Thomas Haertel) geçtiğimiz günlerde 2006 tarihli ilk albümünden parçaların remikslerinden oluşan kolajın ilk bölümünü yayınladı. Minimalist yaklaşımın modern techno ile bütünlendiğinde ortaya çıkan alaşımın neticesini barındıran, tech house’dan deep house kıyılarına kadar uzanan ritimsel yelpazeyi barındıran Service Station albümünün de bir devam kaydı ve sağlaması.

Serinin ilk plağında Guido Schneider, Phage & Daniel Dreier ve Mike Shannon’ın yorumları yer almakta. Ses kurgusundaki cambazlığı ile nam salmış olan Guido Schneider, birbirine ters yüz edilmiş ses örneklerini, kuvvetli bas katmanlarında bütünleştirerek “Meteor Im Eis” parçasına imzasını atıyor. İlk yüzün ikinci çalışması olan “What You Find”da da Dreier kardeşler melodik kurguyu Villalobos’tan duymaya alıştığımız ses deneyselliği ile yansıtmayı tercih ediyorlar.

Parça aynı zamanda Amerikan minimal technosuna da dirayetli bir yanıt. Plağın B yüzünde yer alan “Motor Lodge”da ise Kanada’lı Mike Shannon, sert bas düzenekleri, birbirine ilintili olarak belirli aralıklarla serpiştirilmiş döngüler ile kademeli bir minimal kompozisyonun detaylarını paylaşıyor. Netice olarak Tom Clark parçalarını usta isimlere teslim ederek, geliştirilmelerini durağanlık yerine hareketlenmelerini sağlıyor. Minimal Techno dinleyicileri için başucu kaynaklarından.
Maşina Ayın Günce Sitesi
Us Kids Know http://uskidsknow.blogspot.com/

Müzik, dahili ve harici olmak üzere çoklu katmanlara ayrılan, dinlendikçe keşfedilen bir dehliz. En bariz sorunsallardan, en mutlu anlara her daim gerek fon, gerek gerçeklik olan bir akım. İçeriğin dinleyene göre değiştiği en geniş disiplinlerden. İfade edebilmenin dinleyerek gerçekleştirilebileceği ayrıntıları mimleyen bütünleme. Çevirimler ve söylemler uzatılabilir. Sonuçta burada bahsetmeye çalıştığımız müziğin düz mantıksal bir tavırdan ziyade fazlasıyla detaylandırabilmek.

Satırlar arasında değinmeye çabaladığımız müzikal kültürün, anlayarak dinleyebilmenin, yeni isimlere ulaşabilmenin yolları şimdilerde yazılı e-medyalarda şekillenmeye başlıyor. Güncel medyanın yer vermediği ama en az bahsedilenler kadar önem arz eden çalışmalar, yeni isimler bunlara dair bilmediğiniz anektotlar hep bu çevrimiçi siteler vasıtası ile bizlerin yardımcısı oluyor.

Uzunca yıllardır İngilizce hegemonyasında kalmış olan müzikal birikimlerin direkman dinleyici kitlesi tarafından yorumlanması, eleştirilmesi işinde geçtiğimiz aylarda da değindiğimiz üzere ülkemizden de örnekler giderek artarak ve kuvvetlenerek yayılmaya devam ediyor.Bunlardan bir diğeri olan ve yaklaşık 3 aydır yayın yapmakta olan Us Kids Know güncesi Nisan ayı önerimiz oluyor.

Müziğe olan inançları doğrultusunda, ağrılıkla indie sahnesinden isim/gruplar düzeneğinde alabildiğince yoğun bilgilerin en doğru biçimde yazıya döküldüğü bir günce. Us Kids Know, Contemporary British Society, İkiyol, Ruhibey, Starchild, Suninherhead, Şahin ve Zachary From Sweden rumuzları ile geniş bir yazar kadrosuna sahip. Albüm tanıtımları ve grup incelemelerinden, güncel haberlere, ülkemizde gerçekleştirilmiş olan ve ağırlıkla indie konserlerinden detaylara, müzik ile bağlantıyı kaybetmeden ama daha kişisel işlere imza atılan bölümleri ile parça listeleri ve tanıtımlarda yer alan örnek şarkı kesitleri ile meraklanmaktan geri duramayan ama doğru adres olarak nereden başlayacağını kestiremeyen müzikseverler için yeterince bilgilendirici bir başlangıcı teşkil ediyor.

Maşina TamPUAN
Aylık olarak Elektron Maşina’nın gözde isimleri, takipçisi olunan dj’lerden seçkiler.. en çok dinlediklerimizden örnekler; Pigon – March’07 For Earplug Magazine
1.) Tobias – Dial (Logistic)
2.) Move D – Got Thing / Stray (Philpot)
3.) John Daly – Freak Out Or Get Out (Wave Music)
4.) Steve Tang – Obsolote Music Technology (Emphasis)
5.) Filsonik – The Bon Fiya EP II (Symple Sound)
6.) Len Faki – Rainbow Delta (Ostgut Tontrager)
7.) Timmy Regisford – Africa Is Calling (Un-restricted Access)
8.) Rennie Foster – Monochasm (Xplor Music)
9.) Kerri Chandler – Watching The Moon (Deeplay Rooted House)
10.) DJ Dennis – I Love To Watch U Fance (DJ Buck Mix) (Sublevel)

Elektron Maşina TamPuan

1.) Play And Delete-Play And Delete (Bootleg)
2.) Heartthrob-Baby Kate (Konrad Black Remix) (m_nus)
3.) Sascha Funke-Ey (BPitch Control)
4.) Lusine-The Stop (Robag Wruhme Remix) (Ghostly International)
5.) BLM-Brioney (Fear Of Flying)
6.) Sweet’n Candy-Scrollmops (Touane Remix) (Einmaleins Musik)
7.) Tom Clark-What You Want (Phage & Daniel Dreier Remix) (Highgrade Records)
8.) Xhin-Borg (Staffan Linzatti Remix) (Meerestief Records)
9.) Matzak-Algol Star (Boxer Recordings)
10.) Move D.-Stray (Philpot)

Maşina Ağ Gezgini

Lavender Diamond
Lavender Diamond At Myspace
Rough Trade
Tom Clark At Myspace
Highgrade Records
Us Kids Now

Elektronmaşina daha önce Trendsetter Dergisi Nisan 2007 tarihli nüshasında yayınlanmıştır. Yayınlanmış makale dizisi içerisinde okuyamamış takipçilerimiz için şimdi Deuss Makina’da…

>Deuss Ex Machina # 201 – El Único Momento Estábamos Solos

Leave a comment

>

Kay(ıp)bedenler K/lan+-Dereasonable (VV)arp Presents
Deuss_Ex_Machina_201_–_El Único Momento Estábamos Solos

04 Şubat 2008 Pazartesi gecesi “canlı” olarak gerçekleştirilmiş programın parça dizinidir.

>>>>>Musique
>1<-Martyn-Velvet (3024)
>2<-Omarion-Ice Box (Dubstep Remix Instrumental) (Dubbox)
>3<-Björk-Unison (iTAL tEK Remix) (iTAL tEK)
>4<-iTAL tEK-Ringpull (Net Lab)
>5<-iTAL tEK-Rain (Net Lab)
>6<-Beneva vs. Clark Nova-His Freefloating Affection (Fenêtre Records)
>7<-Beneva vs. Clark Nova-Thora’s Inferno (Fenêtre Records)
>8<-Autechre-Altibzz (Warp Records)
>9<-Autechre-Simmm (Warp Records)
>10<-Arman Akıncı-Untitled 3 (Artist’s Own/CD-R)
>11<-Alex Smoke-Clapface (Hum & Haw)
>12<-Elflein & Fox-Zomok (Pheek Remix) (Synket)

El Único Momento Estábamos Solos Bölüm (201) – Yüzeysel, Takdimsiz ve Keşifsiz, Öznesiz ve Sade Birkaçsaniyenizvarmıydı? (N30K4O3a)

>>>>>Bildirgeç
Zaman, kavramsalların öngöremediğimiz bir biçimde hızlıca akıp gittiği bir süreç tanımı. Yek ve düz kıvrılmalar ile olağan akışının dışında, sanki mevhumun kara noktaları gibi seri ve sert bir biçimde giderek daha çabuk eriyen bir tamlama. Zerk ve terk edilmişliğin imdisinde kaotik yansımaları da beraberinde getiren gün sarmalı, ömür sayacı. Giderek grileşmeye yüz tutumuş koca koca kentlerin akışı içerisinde telaşeye düşmüş, personaların tutulma ve yetişme çabasını izah eden anahtar kelime. Hal ve tavırların saniyelerle çarpıldığı, düşünebilmenin önüne set çekebilmenin bir nefeslik kılındığı, karar vermenin giderek zorlaştığı bir kainat güncesinin en önemli aktörü dem vurduğumuz, kelimelerle tanımlamaya sığındığımız, çabalandığımız.

Çoklu katmanların önceden tanımlı olduğu güncel yaşam kurgusu içerisinde alternatifi arama yeniden ama bu seferinde daha bir verimli unsurları tümleyebilme çabası için de elimizi kolumuzu bağlayan bir temel faktöriyel haline dönüşmekte “zaman”. Kavramları birbirleriyle çelişen, özneleri hacımat eden, yoktan bir şeyi var etmeye çalışmak kadar zor olanı belki de imkansızı istemeye çalışmak kadar manidar bir evrenin kilidi. Görüngüler ve türetmeler değişmiş, zaman ise çoktan alıp başını gitmiş olsa da, yıllar geçtikten sonra şarkıda denildiği üzere, dönüp de maziye bakıldığında aynı sıfır noktasında durmakta olduğumuzu fark etmek bu kendi içerisinde dönüştürme çalışmalarında bazı noktalarda takılı kaldığımızı gösteriyor. Belki inat, belki tevazu dolu bir hayal imgeleminin sarmalaması nedeniyle âma olmakta beis görmememizden, kim bilebilir?

Sınırlandırmaların dışına çıkmak ve çerçevenin dışına bakabilmek de zamansal bir çelişki dizinini beraberinde getirir. Günlerin birbirinden sadece adları ile ayrıştırıldığı, tıklım tıkış ajandalarda saat hanelerinde onlarca randevu-görüş-izleş tıkıştırıldığı, hiçbir şeye de vaktin yeterince ayrılamadığı iş bu günce içinde, kabuğun dışında olan biteni de irdeleyebilmek ister insan. Böyle bir şansı da vardır, elinin altında; kıyısında köşesinde. Tanımlandıramadığı bir düşün, veya teslim olduğu eylemsizlik içerisinde zamanını ayırıp da ötekini irdeleme imkanı bulabilir persona. Giderek kalınlaşmaya başlayan giz duvarlarının, şeritlerini kuvvetlendirerek duvar haline dönüşmesinden önceki son saniyelerine yetişilebilir belki, masal içinde denildiği gibi; Saat oniki olduğunda büyü bozulur, herşey balkabağına dönüşür. Acı soslu deja-vû…

Veyahut da mizanseni daha anlaşılır kılabilmek için, tüm verilerimizi barındıran, güncelliğini bizim ona yüklediğimiz veriler ile sağlamlaştıran, dijital kopyalarımız haline de yavaş yavaş dönüşen bilgisayarların meşhur mavi ekranlarından birisini bizlere bahşetmesi öncesindeki ara düzlükte, herşey yetişecekmişçesine yüklenen verilerin kestirilemez bir biçimde sanal 0 ve 1 lere karışması ile neticesinde yarım yamalak kalan bir çıkarsama anı. Herşey sıfırlanır; tanımlandıramadığımız çakışmalar bilgisayar komponenetlerinde oluşurken, kullanıcı tarafında da tahribat, yitirilen işlemler kadar önemli neticeler ortaya çıkartabilir. Neticesinde zamana karşı bir adım önde olabilme çabasında dahi, süre bizden çoğu zaman daha öncül olmakta, ayrıştırabilmek bir yana pek çok meselede, geri bile kalmaktayız. Nanoteknolojik makinelerin çoğaltımlarında…

Kulvarlar arasında farklı kesişimlerden dem vurmaya çaba sarf eden programımız Deuss Ex Machina 201. bölümü içerisinde de yukarıda tümlemeye çalıştığımız zaman-hayat ikilemini müzikteki işleyicilerinden bir seçki gerçekleştirmeye gayret ettik. Dominant bir müzikal akım yerine dehlizleirni daha çok arşınlayabileceğimiz alternatif elektronik açılımlardan bir tanım ve tamlama ortaya çıkartmaya çalıştık. Öntanımsız ve önyargısız. Müziğin görece anlamları arasında pek sayılmamış olsa da hayat yap-bozunun bütününde çok da farklı noktaları ele aldığının altını çizmeye çalışıyoruz. Güncelliğin sadece plak kayıtlarının eskisinden de çabuk yayınlanıp ulaşılmasının yanı sıra, içeriğinde insancıllığını, güncel tereddütleri de irdeleyen çalışlar bizlere yol göstermeye devam ediyor. Sunumlandırmalar için gerekli birikimi sağlıyor. Deuss Ex Machina 201. programının ardından, 16 yıllık kariyerleri boyunca sayısız kere, hayat ile ilintilenmiş bir müziği ortaya çıkartmış, deyim yerindeyse her yapıtlarının ardından uzunca tartışmalara, hararetli dinlencelere yol açmış bir ekip olan “Autechre” yeni çalışmaları “Quaristice”in ışığında sizlerle önerimiz olarak paylaşmak istiyoruz.

Girift ve kasvetli bir Manchseter kentinin, çıkarsamaları ile modern müziğini şekillendirecek öncülleri arasında gösterilecek bir ikiliyi oluşturacakları “Autechre”nin temelleri Rob Brown ve Sean Booth tarafından 1987 yılında atılır. Elektro’nun temellerindeki değişimlere paralel olarak hip hop’un doğuşuna tanıklık edilen bir sürecin içerisinde filizlenen bir topluktur aynı zamanda. Müzikal akımlar arasında bariz ayrıştırmaların görece çok çabuk kavranabildiği bir dönemden dem vurmaktayız; Rob ve Sean hip-hop ile elektronik tınıları birleştiren deneysellikleri ile eski kıta içerisinde de kitleleri müziğin değişimine hazırlayacak olan Meat Beat Manifesto ve Renegade Soundwave gibi gruplar dinlence listelerine dahil olması ile elektronik müzik ile ilk temasları da gerçeklemiş olur.

Birbirleriyle paralel bir gözlem, dinlence ve üretim süreci içerisinde, daha sonra Disengage (Kiss FM 102) programına da evrilecek, çeşitli yerel istasyonlarda radyo programları gerçekleştirerek müziğin sadece bir yüzeyden ibaret olmadığını hem deneyini, hem ispatını, hem de kendi müziklerinin alt yapılarında daha sonra çokça karşılaşacağımız şablonlarını oluşturmayı başarırlar. Ucuz yollu temin edilen Casio SK-1 Sampler ve Roland TR606 “drum machine” ile müzikal donanımlarını da oluşturmaya başlayan ekibin ilk kayıtlarını yayınlamalarının da vakti yakınlaşmaktadır. Çalışma ve deneyimleme sürecinin ardından 1991 yılında ilk kırkbeşlikleri olan Cavity Job plağı “Hardcore Records” etiketinden yayınlanır. Acid techno’nun da yaygınlaşma sürecine denk düşen, yoğun katmanlı, efektlerle dopdolu dans müziğine haiz “Cavity Job” ve “Accelera 1 & 2”kayıtlarından mülhem bir çalışma Autechre’nin “nadir bulunan kayıtlar” dizisinin de başlangıcını oluşturur.

Bu ilk kaydın ardından, aynı günler içerisinde önemli bir çıkış gerçekleştirmiş olan LFO’nun başarısından da etkilenerek demo çalışmalarını “Warp Records”a ulaştırmayı başarırlar. 1992 yılında “Crystal” ve “The Egg” parçaları Speedy J, Richie Hawtin, Black Dog, Alex Paterson, Aphex Twin gibi elektronik müziğin şimdilerde yaygınlaşmasını sağlamış, markalaşmış isimler ile beraber “Articificial Intelligence” serisinin ilk kaydında gün yüzü bulan çalışmaları olur. Kraftwerk, Brian Eno gibi elektronik müziğin mihenk taşlarından etkileşimler barındırsa da her iki çalışma ve daha sonra ilk albümleri “Incunabula” yayınlandıktan sonra çokça dile de dolanacak olan “Ambient” ses örgüsü içerisinde farklı bir konumlandırmanın peşinde koştukları gerçeğini teyit edecektir. “Incunabula” çalışmasının ardından ikili müziklerini tanımlayabilecek yegane şeyi “Autechre” kelimesiyle tescillemeyi de uygun bulur.

Elektronik müziğin geliştirilme evresi içerisinde yer almış ve günümüzde de halen müziklerini aynı istikrar ile sürdürülegelen istikrarın da alt yapısı bu kayıt içerisinde dinleyicilerle buluşur. Rafine bir melodram “Bike”, soyu müzik eksenli “Bronchus”, albümden yayınlanan kırkbeşlikler arasında yer alan; detroit menşeili “Basscadet”, keskin yüzeyleri ile Kompakt’ın ilk çıkış zamanlarına tekabül eden modern minimalist ambient kurgusu “Eggshell”, aksak ritimlerin devinimlerinde bir yenileşmeyi, burada doğru kelime belki de evrimi ortaya koyan “Doctrine” gibi parçalar Rob Brown ve Sean Booth’un müzikal anlamda daha da geliştirecekleri genişçe bir oyun alanına sahip olduklarını kanıtlayan bir bütünü ortaya çıkartmaktaydı. 1994 yılının Kasım ayında yayınlanmış olan “Amber” albümü de bu minvalde eleştirel kurgu yoğunluğu ile düşündürücü, feylezofik çıkarımları ile dinlendikçe daha da güzelleşen bir önerme bütününü barındırıyordu. Makinelerin hakimiyetine geçişi, matematiksel kurgulama yöntemleri ile tanımlanmış bir müzikal çıkarsamayı irdeledikleri, giderek sertleşen deneyselliği irdeleyen bir kayıt olan “Tri Repetae” ile 1995 yılında modern müziğin doğru anlaşılmasını sağlamış olan yayınlardan The Wire dergisi tarafından yılın en iyi albümü olarak tescil edilirler. Birbirleri arasında kurgular oluşturan nispeten us’un öngördükleri ile makinelerin tepkimesi sonucu ortaya çıkan alter ego’nun yansımasıydı üretilen, “Autechre”nin müziği, akademik bir çevre içerisinde daraltılmış üst elektronik musikinin, geniş kitlelerce de tanışıklığını sağlayan bir zamansızlık metaforu tekinsiz ve takdime ihtiyaç duymayacak kadar bütünleşik özü sözü bir.

Görsel bütünlüğün müzik ile harman edildiği bir izlence / dinlence kayıt olarak tasarlanmış; ağırlığın artık daha da fazlasını deneyselliğin kapladığı “Autechre” yi kulaklarımız ile tanıştıran “Gantz Graf”, ritmik dönüşümleri ile asla tek bir türün daraltılmış kolları altında kalamayacaklarını belgeleyen, türlü çeşit ses elementi ile elektronik müziğin disiplinleri arasında seyyahlık eyleyen albüm-metafor “Untitled” gibi diskografilerinin belirli bir kısmına dahi göz attığımızda çoğaltılmış önermeleri ile sadece elektronik müzik için değil genel müzik çehresinde de tutarlı bir dinlencelik oluşturduklarının altına vurgu yapabiliriz. Bu geniş çaplı ses yelpazesi üzerinde, yayınlamış oldukları her kayıt ile kendilerinden söz ettirmeyi, müziklerinin derinlerinden mesajlarını taşımayı sürdüren “Autechre” nin dokuzuncu stüdyo kaydı olan “Quaristice” ile ilgili notlarımıza geçelim.

Ön bilgi olarak Mart ayı içerisinde yayınlanacağı bilgisi e-mesajlar ile duyurulmuş bulunan “Quaristice”, 29 Ocak tarihinde Warp Records’un dijital satış sitesi “Bleep.com” üzerinden dinleyicilerle buluştu. Tekmili birden yirmi adet parça ile “Autechre” nin süprizleri şimdi de mp3 formatında dinleyicilerin beğenisine sunulmakta. Elektronik müziğin daha kolay algılanabilmesi için gerekli olan görsel, işitsel elementlerin ve çalışmaların yanında zamane müzik endüstrisinin giderek kabul görür bir formatı haline dönüşmüş bulunan mp3 ile kolayca tedarik edilebilecek, çalışmanın orjinali kadar olamasa da öze ulaşmayı kolay kılacak bir ara çözüm yolu olarak değerlendirilebilecek bir çıkarsamayı tercih ettiklerini söyleyebiliriz. “Autechre” denenmişlik ile yenileşmeyi de aynı hızda gerçekleştirebilen nadir projelerden birisi olduğu için farklı mecralarda da olsa salt konuyu her daim olduğu üzere “müzik”e taşımayı başarmalarının sırlarından birisi de budur.

Yüzeysel geçiş noktaları, birbiri içerisinde parantezler açarak ilerleyen, delişmen çoğu zaman da kurgusuna ortak oldukları, yapılandırdıkları Max/MSP, Super Collider, Monomachine, Elektron Machinedrum gibi konsollar vasıtasıyla kurgunun ötesini aralamaya çalışan ses emektarlığı “Quaristice” de de kendini güncelleyerek devam ettirmekte. Çalışma bildiğimizi tahmin ettiğimiz veya kurguyu tanımlamak için kesinleştirdiğimiz pek çok tanımın ilerisine taşınması konusunda tezler ileri süren bir yapı olarak da ele alabiliriz. Kesin olan ise zaman geçmiş olsa da, “Autechre” nin 16 yılı aşan sürede kotardığı zamansız müziğinin devrinin zaman aşımına uğramadan yoluna devam ettiği gerçeği. Keza albümü indirdiğinizde bir yandan müziğe odaklanırken, diğer yandan The Designers Republic’in elinden çıkma görseller ile bir nevi sanatsal enstelasyonun parçası olduğunuz hissi sizlere yansıtılıyor. İpuçları, sözsüz icralar, kullanılan metaforlar, yansıtılan görüngüler ile topluca bir düşünme eylemi, bir alternatif sanat muhteviyatı içeriğinin ortağı olmanız sağlanıyor.

Zaman dediğimiz kavram bu kadar çabuk pek çok müzikal akımı tüketirken, “Autechre” ilk kayıtlarında kullandığı “acid” türetmelerinden, soyut müziğe, görece çok daha dingin bir hava estirmeyi başartan “ambient” kurguyu özellikle son birkaç çalışmalarında bariz bir deneysel gürültü temasına yoğunlaşmış izlence / dinlence çehresinden ayrıştıran bir önerme bütünü arz ediyor bütün bir kayıt boyunca. “Quaristice” açılışında melodramatik bir kurgu ile Carl Craig’in “Innerzone Orchestra” ve King Britt’in “The Nova Dream Sequence” projelerinde kendisine kolayca yer bulabilecek feza müziği örneklemi “Altibzzz” ile dingin bir giriş sağlıyor. Æ’nin yoğunlaştırılmış “acid” müziğine endüstriyellikle yanıtını barındıran, karaltılı bir form içinde enerjik ses salınımlarına haiz “The Plc”, “Gantz Graf” albümü gibi girift, tekinsiz kaotik bir ses erimi işçiliğinin kıyısında dolaşıma dahil olmuş izlenimi uyandıran, breakcore “IO”, Detroit teknosunun kimliksiz ve zamansız bir dönüşümünü irdeleyen, keskin ve hatları önceden kestirilmişçesine yolları birbirlerinin karşısına çıkartılan ses yamalarının dönüşümlerini barındıran “plyPhon”, ondan daha da melankolik akslara seyrüsefer eyleyen, “Basscadet” şarkısında olduğu gibi ton yüklemeleri peşinde soyut tekno sentezi ortaya çıkartan “Simmm” vurguları ile Autechre’nin müziğinin olgunlaşma evrelerini dinleyiciye sunuyor.

Derek Walmsley’in The Wire dergisi için kaleme aldığı Quaristice makalesinde de değindiği üzere, albümde yer alan pek çok çalışmanın en azından form olarak Untitled’da esleri verilmiş olduğunun altı çiziliyor. Sürümcemede bırakılmadan, eskilerden de yeniyi kotarmayı bu kadar çabuk bir biçimde gerçekleştiren bir ikili için uygun bir tanımlandırma olabilir. Zira yıllar yılı tek bir ton yukarısına çıkmadan, tek düzeliğin içlerine demir atmış müzikal çalışların yanında, Autechre’nin icraatları ve müzik / sanat / hayat örneklemeleri çok daha kapsamlı bir dinlenti sağlıyor, arka fonda mesajlarını duymak isteyenlerle paylaşarak. Bidirgeçimizin de başında değinmeye çalıştığımız üzere, zaman geçse de Æ için formlar ve yaratım süreci, oluşturulan kolajlar bir zaman-ölçer’in sınırlarının çok dışını imliyor. Sezgilerle yol bulmamızı sağlıyor.

Yine aynı makalede geçen ve aşağıda yer alan ağ bağlantıları arasında Basatap sitesinde Christopher Çolak’ın kaleme aldığı “Quaristice” incelemesinde de kendine yer bulan bir çalışma olan “Tankakern”; siftah albümleri olan Incunabula’nın ses eriminin modernize edilmiş bir kurgusunu günümüze taşımakta, Derek Walmsley’e göre ise Richie Hawtin’in erken dönem çalışmalarının, Manchester’da da yer alan gaz tankları gibi geniş hacimle yerleşkeler içerisinde çalınmasını çağrıştıran bir akustik açılım gerçekleştirilmekte. Bu durum parçayı takip eden, “Rale”, “Fol3” ile de daha rahat irdelenebileceğini belirtmekte fayda var. Hızlandırılmış bir elektronik müzik külliyatı incelemesine yavaş yavaş dönüşecek olan kayıt içerisinde, bu çıkarsamamızı destekleyen bir diğer çalışma da, kuvvetli acid ses yığınlarının, metalik yüzeylerle tepkimesini ortaya çıkartan numerik karakterlerle tanımlanmış “90101-5l-l” kısa olan süresine karşın, bütünlüğü ile bu tümcelerde çok daha fazlasını dinleyiciye ulaştırmayı başarıyor. Otto Von Schirach, Venetian Snares, Eight Frozen Modules gibi Æ’nin açmış olduğu eşikten geçenlerin çalışmalarında dinlediğimiz, hararetli ritim kurgusunu bu keresinde intro bölgesine ilitilendiği, akıllı dans müziğinin sinematografik bir yansıması “chenc9” ile yap boz parçalarından tüm resime ulaşabilmeniz için yeterli veriler paylaşılıyor.

20 parçalık albümün finalinde yer alan “Notwo” ve “Outh9X” ikilisi ise Machinefabriek’in 3’’ CD formatında yayınlamış olduğu deneysel mikro tonlar ile Aphex Twin’in gizemi halen çözümlenilememiş kayıtları arasında gösterilen “Selected Ambient Works Vol.2” çalışması içinde yer bulan isimsiz parçalarına göndermeleri barındıran birer “ambient” ağıt dizgisi ile nihayete eriyor. Sessizlik içerisinde bir sekansı ortaya çıkartan, Japon geleneksel enstrümanı Kodo’nun sesini işitebileceğiniz bir duraksama, gidilip de geri dönülen pek çok uç noktanın ardından bir durup nefes almayı simgeleyen “Outh9x” ve bulanık bir görüngünün tüm eski günleri yâd ettiriyormuş düşüncesini çok sağlam bir kurgu ile sağlayan “Notwo” Æ’nin müziğinin sınırlarının nerelere uzanabileceğini ve etkisinin yıllar geçse de süreceğinin önemli bir kanıtını oluşturuyor. Kavramların zaman akışı içerisinde eskisinden de çabuk bir biçimde tüketildiği günümüz Dünyasına karşı, farklı ses öğeleri ile kendi zamanımızı yavaşlatmamızı salık veriyor Sean Booth ve Rob Brown. İstemsizce bir eskiyi hatırlatmak değil istedikleri, elektronik müziğin bugüne vardığı noktalara nerelerden ulaştığına dair bir metafor…

Fark edilebilir ayrıntılar ile dönüştürücü, ayrıksı duruşların sebeplerini irdeleyerek endişe giderici, tanımlanmamış olanı arz etmeye çabalayarak yardımcı olmaya Deuss Ex Machina / Dea Ex Machina ile devam…İyi Haftalar…

Allame-i Ulul Arz’dan Ara Nağmeler
Autechre Official
Autechre Æ Webshell
Autechre At Myspace
Autechre In Universal Techno Doc
Autechre Live In Dublin At Youtube
Autechre Quaristice Review By Christopher Çolak-Basatap
Martyn
Martyn At Myspace
Omarion Official
Omarion Ice Box (Dubstep Remix) On HTFR
iTAL tEK At Myspace
iTAL tEK At Planet µ
iTAL tEK At Net Lab
Beneva vs. Clark Nova At Fenêtre Records
Beneva vs. Clark Nova At Myspace
Arman Akıncı At Myspace
Arman Akıncı At Dinamo
Alex Smoke At Myspace
Hum & Haw Records At Myspace
Elflein & Fox At Synket
Elflein & Fox Aka Liebe Ist Cool At Myspace
Pheek

Enternasyonel Gürül/(tü)Gürül Çağlama Clicks,Cuts,Micro,Id,Neo Galactica,Space Tunes, Indie,Mini-m@l,Textart,64 Bit Konvasiyonel Techno Musikileri-Esenlikle Dinleyiniz.

Her Türlü Eleştiri,Öneri vs .İçin İletişim Kanallarımız;
info[at]dinamo[dot]fm – http://www.dinamo.fm/ – misak[at]dinamo[dot]fm
http://deuss-makina.blogspot.com/

Her Pazartesi Gecesi 22:00 -23:00 (GMT +2) arası Dinamo 103.8
———————————————————
>>>>>Info Go-R-Sel
Autechre – By Zebra Pares
© Zebra Pares http://www.flickr.com/photos/zebrapares/
Autechre Photos Courtesy From Below Sites;
Dour Festival , Ph2, Ph3

>>>>>Poemé
Cam Seslerinden Bir Anı – Lale MÜLDÜR

kısacık bir andı, bana cam sesleri gibi
bir anı kaldı
kısacık bir andı, o çok duyarlı dengeler
yansıdı

ipe dizilen inci
dünya ile kişi

ilk yazdı, sonradan saydam birşeyler
yağdı
uyum karıştı ince havaya

kısacık bir andı, belki farkında bile
değildin sen
ben sonsuz kişiydim, o kapıdan
çıkarken

anıların cam kırıkları gibi
toplandığı o an
başka anıların anıları
geçiyor aklımdan…

>Deuss Ex Machina # 200 – Hurry Up To Planet Melon

Leave a comment

>

Kay(ıp)bedenler K/lan+-Dereasonable (VV)arp Presents
Deuss_Ex_Machina_200_–_Hurry Up To Planet Melon

04 Şubat 2008 Pazartesi gecesi “canlı” olarak gerçekleştirilmiş programın parça dizinidir.
>>>>>Musique
>1<-Martin Luther King-Apathy (Peter Gabriel Remix) (Internet Release)
>2<-Olga Kouklaki-Calling You (The Perfect Kiss)
>3<-UNKLE-Heaven (Traffic Inc.)
>4<-Harmonic 313-Problem 3: Call To Arms (Warp Records)
>5<-Harmonic 313-Problem 4: Flashback (Warp Records)
>6<-Geiom-Everlasting (Berkane Sol)
>7<-Geiom-Canopy Desire (Berkane Sol)
>8<-Sunship Feat.Warrior Queen-Almighty Father (Solid Groove Dub) (Casual Records)
>9<-Benga-Dubstep Dreams (Benga Beats)
>10<-Shots-Arabian Nightmare (Rinse Recordings)
>11<-Wonder-What (Geeneus Remix) (Rinse Recordings)
>12<-D1-Speed (Tempa)
Hurry Up To Planet Melon Bölüm (200) – Seri Dönüşüm İçinde Tavizsiz Bir Yoklama Ani Bir Dümen Kırma, Sert Düşüşe Üç Saniye Var (KpDKN1)
>>>>>Bildirgeç
>Sarmal , içinde bulunduğumuz geçiciliğin sahnesini tümleyen, gerçekliliğini öteleyen bir tanımlama bütünü. Yığınküme. Bir kayboluşun mimlerini ortaya çıkartan yansıtma biçemi. Öylesine çok derinimize işlemiş olmasına karşın, karşılık ve karşıtlıklarımızla örtüştürme çabalarımızda bir türlü çıkış vermeyen maraza. Kederin tümleyiciliği ile gerçekliğin acı gülümsemesini bir potada eritip servis eden bir kurgulama. Çehrenin anlık değişimlerinden, her şeyin bir sonra çıkacak karede belli olduğu sinematografik bir yansıtmadan çok daha sahici bir gerçeklik geçidi. Tek başına bir kelimenin hatırlattıkları ile beraber kendi öz cümlelerinizi de tetikleyebilecek bir düzenek, Sarmal.

İçeriğini oluşturan ve tanımın da kuvvetliliğini sağlayan diğer unsurlar ile beraber düşünsel bir ilerleyişin de temellerini sağlam basabilmenizi, kotarabilmenizi sağlayan bir araçtır da diye-düşüne-önere-biliriz. Kendi daimliği içerisinde bir ilerleme sağlayabilmek için eşikler peşinde koşan, durmadan o anın/fil hakikatin gelmesini bekleyip duran personanın bir kıvılcım yakalaması kadar gerçekliği kotaran bir diğer unsurdur: Sarmal. O kadar çok dengi dengine düşen, birbirini tetikleyen etkinlik, etmen, vaka, durum söz konusu ki yaşadığımız yer küre içerisinde, elbette ki her yeni durum karşısında yolumuzu çizebilmek için, derinlerimize işlemiş bulunan giz sarmallarından çıkışlar üretebilmemiz, gâh ü na-gâh teşebbüsler sırasında okumalarımızı doğru tespitlere aracı edebilmemiz için bir vesile de teşkil edecektir.

Dönüşe dönüşe, ilerlemek yerine ayrıştıkça bölündükçe kendi değerini de yitiren genellemeler içerisinde doğru birer çıkarım sağlayabilmek, sağlamasını gerçekleştirebilmek en azından anlam bütününü koruyabilmek de bu sarmal dizinin bizlere bahşettiği ayrıntılardan bir diğeri olarak hafzalamızda yer almakta. Hali hazırda, tüketilmek için servis edilmiş bulunan hazır kalıp, tek porsiyon düşünsel aktiviteler, önermeler arasında ancak sarmallar gibi bir girdap görüngüsü sergileyen-içselleştirildikçe derinlerinde yeni keşfiler gerçekleştirilebilecek olgular ile aşılabilecek bir yansıtma biçimi ortaya çıkartılabilir. Tahayyül etmeye çalıştığımız sanrılar ve korkuların sınırsızlığı karşısında biraz da olsa sûkuta ihtiyacımızın olması da biraz da bu nedendendir değerli okurlar. Post denegeleme çalışmaları olarak birbiri ardına ekranları parselleyen görünümler, çağrıştırdıkları ile vasatın çok altını temsil eden sunumlandırmalar ile sarmalların en karmaşığı içerisinde biteviye bir döngü ortaya çıkartmaya çalışıyor.

İzah edilebilir bir önerme bütünü sunmak yerine, tüketilirken çok da dert edinilmeyecek (unutulacak) , hazmı da kolay (göze hitap eden) olan önermelerle,hazır hazır izleyicilere gel gel yapılmakta. Sanatsal bir sarmalı yerleyeknesak eden, bir tutam bilgi kıvılcımını da siz zaten anlamazsınız alınız size baldır buyrunuz böylesine bacak, dokuz sekiz çiftetelli melodisi ile gerçekleştirilen açılımlar kesif bir koku yaymakta. Ekranlardan harareti giderek daha çok artarak bir yaygınlık gösterisi ile bütünleşerek. Giderek daha bir körlemesine ve anlamını yitirmesine de daha çok çaba sarf edilerek, ne de olsa sanat daha önce tükürülen, yırtılan ve bilinmeyen ile sınırlandırılan ve kesin ve kati kuralları ile önyargıya kurban edilmiş bir icraa-i eylem. Yaşamsal olan ile bağlantı kuran, bunu da tüm detayları ile etkileşimde bulunduğu özne “hayat” dan alıntılayan bir disiplin için ülkemiz sınırları dahilindeki yaygınlaşamama durumunun önündeki en büyük set, sarmal biraz da bu eylemlerin artık fütusuzca çoğalmasından kaynaklanmıyor mu diye düşünmeye devam ediyoruz?

Güncelliğin manşetlerinde her bir gün onlarca farklı kelamdan, yüzlerce farklı telaşe, dert, sıkıntı, sevinç ve gözlem okurlarla buluşurken, bir diğer yandan sanatsal açılımların artık enikonu hepimizi de kapsayacak kadar genişlemiş perspektiflerden paydalanırken, tekdüzeliği tavizsiz bir biçimde savunmaya çalışmak, her cümle içerisinde farklı bir anlam ötelese de “öteki” yüzeylerden sesleri, görüşleri keşfedebilmek ve sunabilmek; 2007’de hala zor olması biraz daha fazla düşündürücü. İmdinin güncesinde kısa süreli gel gitlerlede olsa bu konularda notlar düşebilmeye devam edeceğiz. Bir kelimenin rehberliğinde farklı yüzeylerdeki, görüngüleri, hayalleri ve sorunları paylaşabilmeye de keza. Deuss Ex Machina seyrüseferine başladığı ilk yayınından bu yana sarf etmeye çalıştığı izlence bütünlemesi ile kültürlerin çok da uzak kalamadığından, içerik olrak birbirleriyle paralel ilerleyen tını yığınlarından bir seçki oluşturma çabası içerisinde oldu. Geçtiğimiz Pazartesi akşamı da serimizin 200. programını gerçekleştirdik. 225 haftalık (saatlik) bir yayın çizelgesi içerisinde, derdimizi paylaşma gayreti içerisinde olduk. Önermelerin sadece belirli bir aşinalık taşıyan isimler ve seslerden ibaret olmaması gerektiğini, tıpkı ilk günlerden bu yana savunduğumuz üzere müziğin sadece, play-pause-stop’dan ibaret olmadığını belgelemeye çalıştık.

Deuss Ex Machina, güncellik ile geçmişi, fark edemediklerimiz ile ayrıntıları derleme çabası içerisinde olmaya devam edecek. Tıpkı bir sarmalın farklı gizleri içerisinde taşıması gibi her bir ayrıntının üzerinde daha çok durarak, düşünerek, topluca şekillendirmeye açık olarak. 200. programımızdan sizlerle paylaşacağımız isim de bu minvalde, müzikal kolaj denemeleri ile tınılar arası ince bağlantılar kurmaya çalışan bir prodüktör olan Kamal Joory ya da günümüz yayınlarında kullandığı mahlası ile Geiom. Elektronik müziğin sacayaklarından birini oluşturan ve değişimlerine paralel olarak techno’dan endüstriyel seslere, space pop’dan dubstep’e ilham kaynağı oluşturmuş akıllı dans müziği muhteviyatından feyz almış bir isim Geiom. Rave günlerinin köşesiz müzikal açılımları içerisinde belki de en gelişmeye olanak sağlayan tını yığınlarını simgleyen bir tür olan “idm” eklektik kurgulama biçimleri ve tınısı dahilinde sunduğu eleştirel titreşimler Geiom’u müziğini üretmeye teşvik eder.

Geiom, 1995 yılında Black Dog ve AFX aka Richard James gibi prodüktörlerin çalışmalarından feyz alınarak kotarılmış bir ortak çalışma ile müzikal kariyerinin de temellerini atar. Belirgin bir ses örgüsü yerine doğalçama şekillenen, ravelerin en durağanlaşmaya başladığı saatlerde devreye giren bir müzikal izlekten ortaya yeni bir form çıkartma gayreti kısa sürede kendi müziğini de şekillendirmesini olanaklı kılar. Bu formüle edişin kaynakları olarak gördüğü “AFX” ve “Black Dog”un daha çok ses çehresine dayalı (sound system) bir müzik icra etmelerine karşın fiziksel üretimle kotarılmış seslerden pek bir farkının olmadığının altını çizmekte; Black Down Soundboy güncesine verdiği mülakatta. İlham kaynakları konusunda yukarıdaki isimlere ilaveten, Brian Eno, Tangerine Dream, Raymond Scott ve 60’lı-70’li yıllarda üretilmiş geleceği şekillendiren tüm ses öğeleri, kayıtlardan dem vurması Geiom’un müziğinin makinelerle üretilmesine karşın insancıl öğelerle bütünlenen, düşündüren, eklektik olduğu kadar da gerçekçi yüzeyler barındıran bir müzik olduğu gerçeğini karşımıza çıkarıyor.

1999 yılında temelleri Thaddi Herrmann tarafından atılan Berlin yerleşkeli City Centre Offices etiketinden İspanyol sanatçı Morgan Caney ile Blanket / Four Fifty Five 7”liği Geiom’un diskografisinden ilk ulaşabildiğimiz kayıt olarak 2000 yılında yayınlanır. Akıllı Dans Müziği neşriyatının görece gizli kalmış bir eseri olan çalışma sanatçının referans olarak gösterdiği alt türleri ve isimleri de kapsayan bir deneysellik bütünü ortaya çıkartır. Dönem içerisinde yıldızı iyice parlayacak ve çeşitli kurgulamalar vasıtasıyla eklektik ses derinliğine haiz bir sarmal oluşturacak bir ses kolajının da duyurucusu olan bir kayıt olur aynı zamanda. Takvimler 2001’i gösterdiğinde Geiom’un ilk uzunçaları olan “Sellotape Flowers” kaydı Neo Ouija etiketinden yayınlanır. Karaltılı bir ses öğesine haiz, naif bir bıçak sırtı melodisini taşıyan albümle aynı adı taşıyan parça, caz sınırlarında dolaşıma çıkmış “Eitiel”, tekno damarlarından beslenen bir elektronika çeşnisi “Iceit”, Patrick Davey’in canlı perküsyon desteği ile kotarılmış, Autechresk “Pentin Din”, deneysellik potansının iyice aşikar bir biçimde ele alındığı gözlem parçası “Laira Detop” gibi bütüne bakıldığında birbirlerini tamamlayıcı seslerden mükellef bir dinlencelik çalışması olarak “idm”in iyi zamanlarına dair önemli bir örneği teşkil ediyor.

“Sellotape Flowers”a ilave olarak Geiom’un “Neo Ouija” etiketi içerisinde “Infant” ve “Bauri” nin düzenlemeleriyle oluşturulmuş “Cut & Pressed” kısa çaları da dinlencelik listenize dahil edebileceğiniz bir diğer tamamlayıcı olarak sizlerle paylaşalım. Geiom’un bu projesinin yanı sıra daha sınırlı sayıda basılmış “Hem” projesine de kısaca değinelim. Ses akışı içerisinde yansıtma çalışmalarından, deneysel öğeleri daha ön plana çıkartan yüksek frekanslı enstalasyonların kurgulandığı bir çalışma izleği olarak tanımlayabileceğimiz bir kurgunun şekillendiği bir proje. 1999 yılında Hollanda’lı Microwave Recordings’den yayınlanmış olan “See Inlay Card For Details”, Hydrogen Dukebox’dan çalışmaları ile tanıdığımız Lee Norris’in (aka Mathematics, Norken) Nacht Plank imi ile kaydedilen ortak çalışma “Small Medium” kayıtları tekdüzeliğin dışında meraklı dinleyicileri yeterince tatmin edebilecek bir kurguyu barındırmaktaydı.

2001 yılından 2006 yılına kadar ise Geiom’un bir inziva dönemi içerisinde bulunduğunu biliyoruz. Bu beş senelik süreç zarfında birazdan değineceğimiz, kurcusu olacağı Berkane Sol etiketinin ve dubstep ile harman edilen elektronika’nın seceresini paylaşacağı çalışmaların temellerini attığını öğreniyoruz. Geiom, Kode 9, Youngsta ve Oris Jay’in sahne aldığı FWD>> kulübünün Nothingham’da gerçekleştirmiş olduğu gecede “dubstep” in müzikal çehresi ile karşılaşır. Grime müziğinde daha ön planda olan MC’lerin yönlendireceği bir gece beklerken, daha ziyade kurguyu tamamlayan bir parçayı temsil ettiklerini ve ortaya çıkan ses kolajının kendisini etkilediğini belirtir. Bu tanışın ardından Kode 9’a çalışmalarını içeren bir taslak cd ulaştırır. Geiom’un ürettiği sesleri kesip biçerek,özellikle “Overnight Biscuits” parçasını Rinse FM’de setleri içerisinde Kode 9 tarafından yayınlaması ile adını tekrar duyurmayı başarır. Keza aynı dönem içerisinde bu yeni kurguya haiz müziklerini pek çok etikete ulaştırmasına karşın bir yanıt alamayınca, kendi etiketi olan Berkane Sol’ü kurarak müziğini kendi başına ulaştırma yolunu tercih eder.
Doğal seleksiyon içerisinden derlenmiş izlenimi veren, daha ziyade canlı enstrümantasyonlar ile bezeli bir çağrışımı barındıran “Overnights Biscuits”, post IDM güncesini daha detaylı bir işleyiş ile beraber dubstep kültürü ile harman edildiği “Berkane Sol”, katmanların arasında bir trip hop deneyimlemesi ortaya çıkartan, gerçek bir “chill out” parçası “Unnecessary Stress”, Pakistan depreminin ardından gerçekleştirilen bir yardım gecesinde tanıştığı Paki sanatçı Khalid’in kendisinin de dinleyicisi olduğu “Mohammed Rahfi”ye ithafen kaydettiği çalışmaların arasından seçtiği bir kaydın, dubstep aksak ritmi ile etkileşimini ortaya çıkartan “Zalim Maar Daala “ gibi birbirlerini tamamlayan bir 12” plak kaydı serisi ile Geiom müziğin salt bir fon olmasından çok daha ötesini belgeleyen kayıtlar dizini olarak gün yüzü gören çalışmaları olur.

Bu dizgi aynı zamanda Geiom’un da yeni önermelerini paylaşacağı ikinci uzunçaları olan “Island Noise”un da yolunu, müzikal anlamda da derinliğini daha iyi kavrayabilmemizi olası kılan bir ön dinlencelik gerçekleştiren bir basamak olarak değerlendirilebilir. İncelikli ses işçiliğinin daha ön planda tutulduğu, anlık kesitler ile formüle edilebilen, kendi içinde yeniden yeniden dönüşebilen bir form olan “IDM”in eklektizmi, görece daha yeni bir form olan “dubstep” ile yolunun kesişmesini ortaya koyan bir çalışma “Island Noise”. Geiom’un da farklı disiplinlerden gerek dinleyicilik, gerekse de üreticilik konusundaki yetkinliğinin sağlamasını gerçekleştiren bir kayıt aynı zamanda. Geçtiğimiz güncelerimizde incelemeye çalıştığımız Burial’da olduğu üzere disiplinler arası kurgular gerçekleştirmekten çekinmeyen, Benga gibi house öğelerinden, tekno dinamiklerine çalışmalarının altyapısında kullanmaktan kaçınmayan isimler gibi Dubstep’in daha bir göz önüne gelmesini sağlayan üreticiler arasında adının yer alacağını bu kayıtlar vasıtasıyla öngörebiliriz.
Albüm ile aynı ismi taşıyan, yüzeyleri arasına serpiştirilmiş endüstriyel elementler ile tamamlanan aksak dünya’nın da kapılarını aralayan “Island Noise” ile çalışma başlıyor. Geçmiş dönemler içerisinde kotardığı deneysel kurguya da yakın bir şekillendirmeye sahip Ney Corte Real’in perküsyonlarda yer aldığı “Canopy Desire”, sinematografik bir yansımayı müstehzi elementler ile aksak ritimlerin şenliğine çeviren, çoğul katmanlı “Six Times Seven”, tabla sesinin örnekleştirilip damıtıldığı, 4×4 basslar ile sürekliliğin sağlandığı bir kalıp parça olan, program içerisinde de paylaştığımız “Everlasting” ile albümün yarısını tamamlamış oluyoruz. Boomkat’in Farsi “halfstep” olarak tanımladığı, kırılgan yüzeyler ile idm aparatlarının birbirleri içinde devinimini sergileyen “Farski”, Deadbeat’in kayıtlarına aşina olanların, bir adım daha ileri götürerek Muslimgauze takipçilerinin neşriyatlarına uyacak bir dub techno parçası “Getaline”, hint pop şarkılarında yaygın bir biçimde kullanılan sevgi temasını sözlerinde irdeleyen, birkaç paragraf öncesinde değindiğimiz Khalid’in vokallerini duymsayabileceğiniz “Pheli Nazir” ile albüm nihayete eriyor.

Geiom, birbirine paralel ilerleyen prodüksiyonlar ile elektronik müziğin seceresinde farklı temas noktaları yaratmaya devam ediyor. İmtina edilen veya fark edilemeyen pek çok doğu motifini batılı formüller ile harman ediyor. Dubstep’in bariz kurallar ile sınırlandırlamayacak güzel önermeleri ile uzunca bir süre dinlencelik vaat eden önemli bir çıkarım gerçekleştiriyor.

Fark edilebilir ayrıntılar ile dönüştürücü, ayrıksı duruşların sebeplerini irdeleyerek endişe giderici, tanımlanmamış olanı arz etmeye çabalayarak yardımcı olmaya Deuss Ex Machina / Dea Ex Machina ile devam…İyi Haftalar…

Deuss Ex Machina Sizsiz Olmazdı…Ma & Pa, Ararat, Sühan, Alper, Beste, Mabbas, Okan, Serkan, Nil, Can, Marc, Duygu, Emrah, Mehmet, Elif, Evren, Ali “Başkan”, Mete “Başkan”, Harun, Seda, Metehan, Vadi, Ceylan, Cihan, Onur, Batu, Ali G, Kaan, Murat, Serkan, Ali, Güven, Onur, Orhan, Oya, Nice, Kerem, Şevki, Muzo, Taylan, Eren, Kaan D, Tufan, Umut, Garen, Beşer, Barbara, Kenan, Mert, Christopher, … Teşekkürler…

Her Türlü Eleştiri,Öneri vs .İçin İletişim Kanallarımız;
info[at]dinamo[dot]fm – http://www.dinamo.fm/ – misak[at]dinamo[dot]fm
Her Pazartesi Gecesi 22:00 -23:00 (GMT +2) arası Dinamo 103.8
———————————————————
>>>>>Info Go-R-Sel Unique – By Irina Souiki http://www.flickr.com/photos/stillmemory/1348220/
>>>>>Poemé
Işığın Örümcek Ağı – Osip MANDELSTAM

Işığın örümcek ağı içindeyim şimdi.
İnsanlar saçlarının bütün gölgeleriyle
ışığa, soluk mavi havaya, ekmeğe
ve Elbruz’un doruğundaki kara hasretler.

Ve kimseler yok bana yol gösterecek.
Tek başıma neyi arayabilirim?
Gözyaşı döken bu parlak taşlar
bizim dağlardan değil.

İnsanlar kendi gizleri olacak
ve onları sonsuza dek uyanık tutup
soluğunun parlak saçlı dalgasında yıkayacak
şiire hasretler.

Çeviri: Cevat ÇAPAN

>Deuss Ex Machina # 199 – Intension Of Reflection Durrr Scale

Leave a comment

>

Kay(ıp)bedenler K/lan+-Dereasonable (VV)arp Presents
Deuss_Ex_Machina_199_–_Intension Of Reflection Durrr Scale

28 Ocak 2008 Pazartesi gecesi “canlı” olarak gerçekleştirilmiş programın parça dizinidir.

>>>>>Musique

>1<-Gultskra Artikler-Pobochnoe Deistvie (Miasmah)
>2<-Gultskra Artikler-Berezka (Miasmah)
>3<-Silje Nes-Drown (FatCat Records)
>4<-Silje Nes-Over All (FatCat Records)
>5<-Zulal-Im Horodig Yar (Zulal-Artist’s Own)
>6<-Buck 65-Drawing Curtains (Crude Version) (Artist’s Own/CD-R)
>7<-Buck 65-Making Love To Your Disk Drive (Artist’s Own/CD-R)
>8<-Cadence Weapon-Holy Smoke (Upper Class / Big Dada Recordings)
>9<-Cadence Weapon-Black Hand (Upper Class / Big Dada Recordings)
>10<-Benga-Killers About (Planetµ)
>11<-Benga-Drumz West (Tempa)
>12<-Skream-Tek-A-Pill (Tempa)
>13<-Skream-Nemesis (Tempa)
>14<-Apparat-Arcadia (Telefon Tel Aviv Remix) (Infiné)

Intension Of Reflection Durrr Scale Bölüm (199) – Köşebend, Derbend, Sıskabent, Durulanmayan Bir Yüreğin Özünde Tını Tını Çınlayan Keder (ElDUrrEnT)

>>>>>Bildirgeç
Yapılandırma, belirli kurallar çerçevesinde içeriğin oluşturulması ve tamlanması olarak süre giden bir kelime yumağı. İçşelleştirilmiş ve görünür görünmez kılınmış ağların birbiri içinde harman edilmesi. Kesin ve net, işaretsiz ve yönlendirmesiz bir bütünleme. Algıda seçkici olmaktan imtina edenler için bir nev-i hazır pişmiş, tüketilebilir porsiyonlar bütünü. Niceliği bir kenara işlevselliği dahi sorgulanmadan dahil ettiğimiz onlarca farklı alaşım tamlayıcısı, yapılandırma. İngiliz toplumbillimci Anthony Giddens’in 1984 tarihli “Toplumun Oluşumu” kitabında yapmış olduğu “Yapılandırma Kuramı” terminojik irdelemeler ile gündelik değerleri ve / veya anlık değişimleri ortaya çıkartan, eleştiren bir kavram bütünü ortaya çıkartmakta, üstelik bütün bunları doğal seleksiyondan bariz örnekler ile açıklamaktaydı.

Sınırların; çoktan seçmeli olmaktan çıkıp hakkımız olan kadarına indirgendiği bir toplumsal gerçeklik ortamında, yapıcı değerlendirme ve imkan elverdiğince gözlemler ile kendi yapılandırmalarımızı oluşturmaya çabalarız. Bunun için çoğu zaman genişçe bir söylence bütünlüğünü, zenginliği ortaya çıkartan deyişlerden, söylencelerden feyz almaya çalışırız. Anadolu’yu biraz da farklı bir mertebeye taşıyan en önemli özelliklerden birisi olarak da değerlendirilebilir, bu anonim kültürün beraberinde getirdiği onlarca farklı açılım ve yön tayin çizgileri. Duru ve birbirini sürek avı içerisinde takip eden değil, bağımsız bir biçimde onlarca katman, element ve zümreye ait olandan birer harman. Biraz daha gerçekçi bir söylemle bugünlerde biz yaşayanların zihinlerinde pek az kalmış bulunan bir hazine. İdrak edilmeye başlandıkça, kalın kalın/koca koca kitaplar arasında kalmasından mıdır bilinmez okunmayan ve doğaldır ki ulaşılamayan onlarca söylence, dilin içerisinde ve gündelik yaşantıda yer almakta, bizlere düşen de üzerinde biraz daha fazla düşünebilmek ve çözümlemelere ulaşabilmek için yeterli miktarda bulunan ipuçlarını takip etmek…

Ayrışan ve bölümlerine yeni eklemeler yapıldıkça derinleşen iş bu yönelimler doğrularımızı da sorgulayabilmemizi ya da bakışımımızın nerelerde bulunduğunu da aşikar bir biçimde zihne duhul ettiriyor. Önden çekişli-çoktan iletkili bir bütünlendirme ile ayna tutuyor. Görmek istediklerimiz ile görüngüye dahil olmuş pek çok yeni eklenti ile modern tabirlere de selam ederek web servise hazır hale geliyor. Bir yerde kendiliğinden olmasa da ufak bir müdahale ile yeniden yeniden farklı yönleri arşınlayabilmek için gerekli bir açılım. Yaşantı içerisinde, çelişik yakarışlarda müdahil olduğumuz çoğu zamanlarda lazım gelenlerden, önümüzü görebilmek için lazım gelenlerden. Oluşturabilme ve pek çok şeyi sıfırdan toparlayabilmek zamanı çok çok çooook değerli megapolcülere zor gelecek olsa da denendikçe, içşelleştirilip birkaç kere kullanıldıkça, üretildikçe yeni yapılandırmalara ulaşabilmek de kaçınılmaz bir biçimde zevki bir oyuna dönüşüyor.

Asık suratlı, gülmez gözlerin sıfatlara büründüğü modern zamanlar içerisinde belki bir hülasadan bahsediyoruz. Kim bilebilir? Hem zaten Batı’nın ilmini irfanını almak yerine ahlaksızlığını edilgen bir biçimde iç ettiğimiz ifşaa edilirken, biz bir bilmeyenler iki kananlar olarak önermelerin bizlere açabileceği yeni eşiklerden korkuyoruz. Tereddüte düştüğümüz her an, öteki olmaktan çekindiğimiz için, içimize işlemiş olan kodlarımızdan bile şüpheye düşüyoruz. Tıpkı Wachowski kardeşlerin Metrikslerinin ardından dillendirilip, feylezofik açılımlarla alt okumaları gerçekleştirilmeye çalışılan bir zamanın varlığını sorgulamak gibi, yapılandırmaya çalıştığımız öznelerde de iki üç kere düşünüp taşınıyoruz. Zamansız ve girift bir fasitdaire içerisinde döne döne en başa geri gelen bir sarmalın içersinde…

Bu uzatmalı; çoğu zaman yorucu olan yeniden kurgulayabilme erki, yapılandırmak istenen pek çok şeyden daha manidar olan gerçek özne olan hayatı daha kolay algılayabilmemizi olası kılıyor. Denemek, deneysellikten korkmadan, üzerilerine gidebilmek bazı konularda hem özgüveni hem de tefekkur içinde kalmış detayları aydınlatabilmeye imkan sağlıyor. Deuss Ex Machina’nın geçtiğimiz Pazartesi akşamı canlı olarak gerçekleştirilmiş 199. bölümü içerisinde de bu minvalde, kurguyu farklı noktalardan bütünlemeye çalışan bir yapılandırma çalışması gerçekleştirmeye çalıştık. Türlerin geçişleri arsındaki ince çizgilerden, birbirlerini takip eden yeni bağlantılar ortaya çıkartmaya, salt müziğin kendi başına pek çok şeyi anlatabileceğine tanıklık / aracılık etmeye çalıştık. Tüketilenin müzik olduğu gerçeğini göz ardı etmeden, hayat ile bağlantılama da bir çentik daha atmaya çalıştık. Bu seçki içerisinden de, dubstep’in hızlıca yükselişi içerisinde adını çokça duyduğumuz, parçalarını olabildiğince çalmaya çabaladığımız bir isim olan “Benga”yı ve önümüzdeki Mart ayı içerisinde yayınlanacak ikinci uzunçaları “Diary Of An Afro Warrior”ın da rehberliğinde sizlerin beğenisine sunuyoruz.

Partisyonlar arası geçişleri ile beraber deneysellik vurgusuna en çok haiz olan, yoğun “bass” kümeleri ile beraber ummadığınız bir anda sizi çevreleyen bir müzikal kolaj Dubstep. Eski güncelerimiz içerisinde de bahsetmeye çalıştığımız üzere, onlarca farklı tonlamadan, etkileşimiyle ve yüzeyleri ile pek çok farklı harmanı bir parça içerisinde duyabileceğiniz bir yamalı bohça. Baştan söyleyelim kötücül anlamı ile değil, tamamiyle dar bir alanda kalmış olan ve çıkışlarının hemen ardından veya bir müzikal türün yayılmasının ardından üzerine çöreklenilen dahası uygunsuz kolajlarda dahi aynı etiketlemeye başvurulup harcanabilecek bir tür değil Dubstep. Digital Mystikz, Loefah, Skream, Burial, Matty G. Tes La Rok vd. gibi üreticilerin kotardığı parçalarda duyumsayabileceğiniz üzere kendini sürekli geliştiren bir form. Dahası üzerinde daha çok kelam edilebilecek kadar tanış olunamayan onlarca cevheri ile “trend” olmanın ötesinde 2000’li yılların “underground” unun temsilcisi bir müzikal form.

Güney Londra’nın Croydon semtinden çıkan Benga (Beni Uthman ya da Benga Adejurno) da üretmiş olduğu kayıtlar ve yapılandırmaları ile beraber hem dans edilebilir, hem de kurgunun içerisinde zerk ettiği ayrıntılar ile yeni keşiflere yol açabilen, deneysel bir müzik mucidi. 2002 yılında, UK Garage DJ’i olarak müzik çalıp bir yandan da okuluna devam eden bir isim olan Benga’nın üretici tarafına da yönelmesinin ardılında, plakçılara ama özellikle adını pek çok Dubstep prodüktörünün biyografilerinde de görebileceğiniz üzere merkez teşkil eden Big Apple Records ve “DJ Hatcha”nın etkisinin olduğunu belirtmeliyiz. Benga, geçtiğimiz sene Toronto’da gerçekleştirilen Red Bull Music Academy içerisinde kendisi ile yapılan mülakatta da belirttiği üzere, “DJ Hatcha”nın setlerinden merak ettiği isimsiz plaklarını çalmak isteyen ama bu çalışmaların büyük çoğunluğu dubplate ve isimsiz olmasından dolayı, edinmek için sormaya da çekinen ve en sonunda kendi müziğini icra etmeye yöneltecek bir eşik olarak değerlendirip, kimsede olmayacak ve yine nev-i şahsına münhasır kayıtlar gerçekleştirmesi için bir vesile teşkil ettiğini belirtir. Kayıtları oluşturma süreci içerisinde de bir diğer takipçisi olduğu isim olan “Wookie”nin sert, karaltılı ses örgüsü ve aksak ritimlerin belirli bir türe dahil edilemeyen çizgisinin kendisinin ürettiği seslerin de referans noktası olduğunun altını çizer.
Bu geliştirilme ve yapılandırma safhaları içerisinde kendi çizgisini de oluşturmaya başlayan Benga’nın ilk kırkbeşliği Big Apple Records etiketiyle 2002 yılında yayınlanan Skank / Dose adlı çalışma olur. Sadece belirli bir ağ içerisinde yer alan, birbirlerinin üretimlerinden feyz alan küçük bir topluluk haline evrilmeye başlayan Dubstep sahnesi içerisinde Skream (aka Olli Jones) ile tanışıklığı da bu dönem içerisinde gerçekleşir. Benga, henüz 14 yaşında olmasına karşın, okul’dan arta kalan tüm zamanınıda odaklanacağı tek konu müzik olacaktır. Skream ile beraber karşılıklı olarak yapılan demo kayıtlar, birbirlerine dinletilen taslak parçalar neticesinde ortak bir çalışmaya doğru evrilir. Dubstep külliyatını oluşturan önemli kayıtlardan birisi olarak tescillenecek The Judgement kısa çaları yayınlanır. 2004 yılında bu çıkışı takip eden süreçte, Benga izini kaybettirmeyi başarır. Müziği amatörce bir gayretle kotarmaya çalışan bir dinleyici/dj için esas sınavın vakti de yaklaşmaktadır. Kısa sürede yayınlanmış olan kayıtlar ile Benga ismi de duyulmaktadır artık. 2004-6 yılları arasında ise Benga’nın, müziğin prodüksiyonuna daha çok odaklandığı, arada Electro House’a uzanan çalışmalara kadar bir türler arası bir üretim çabası içerisinde olduğunu öğreniyoruz RBMA mülakatında. Farklı müzikal çeşnilerdeki gözlemleri ile Benga olarak yapacağı kayıtlar için de yeterli etütü gerçekleştirmesini de sağlayan bir dönemin ardından ilk uzun çaları olan “New Step” ile deyim yerinde ise turnayı on ikiden vurmayı başarır.

13 Mart 2006 tarihinde yayınlanan “New Step” albümü ile Benga, deneysel kurgunun uçlarında seyreden, çok katmanlı ses efektleri ile modern elektronik müziğin seceresinde bir im ortaya çıkartan, dans edilir bir bütünlemenin altına imzasını atar. “Coki” ile beraber kaydetmiş olduğu karaltılı endüstriyelizm kurgusu “World War 7”, dub köklerinden feyz almış bir tekno deneyini andıran “6306”, Mark Newton aka N-Type’ın dokunuşları ile feylezofik hip hop sanrılarına vakıf olunabilecek “The Real Mc Coy”, kuvvetli basların sağına soluna yerleştirilmiş sitar ses örneği ile melankolik bir akışı yakalayan, modern caz kulvarında pek ala kendini gösterebilecek “Hotstepping”; techno’nun mabedi Detroit’in ilk zamanlarını çağrıştıran ama kesinlikle altta kalmayan bir önerme bütününe sahip “Killerstep” gibi örneklerin çoğaltılabileceği çalışmalar ile “Benga Beats” etiketiyle bir “yeni başlayanlar için dubstep” kalıtı ortaya çıkartır.

Bu birbirlerine eklemlendiğinde ortaya çıkan büyük tablo içerisinde Benga yapılandırmaları ve modern kurgulama biçemleri ile dubstep’in salt bir kolaj, bir ardıl, bir dönemeç olmadığını başlı başına farklı bir metodoloji ile kendine sürekli yeni elbiseler biçen bir terzi edasıyla yeniden yeniden formüle edilebilen bir ses yelpazesi olduğunun altını çiziyor. Bunun son örneklemesini de ilk albümü olan “New Step”den daha geniş bir kitleye ulaşacak olan “Diary Of An Afro Warrior” çalışmasındaki yeterli önermeleriyle dinleyiclerle paylaşıyor. Bütün bu dizin içerisinde sık sık bahsetmeye çabaladığımız üzere, çalışmaların pek çoğu “dubplate” ve sınrılı sayıda kayıtlar, hali hazırda 700 civarında parçası olduğunu belirten bir prodüktörün çıkarsamalarından en nihayetinde kulağımıza uyacak muhakkak ki fazlasıyla çalışma mevcut olacaktır. Bir çoğu hali hazırda “dubplate” olan bu kayıtlar arasından birbirlerini tamamlayan bir seçki ile “Diary Of An Afro Warrior” Benga’nın oluşturmaya çabaladığı kolajlar bütününü anlayabilmek için sağlam bir zemin teşkil ediyor.

Albümün habercisi olan “Crunked Up” ve “Night” EP’leri de albümün kendisi gibi Tempa etiketiyle geçtiğimiz aylarda dinleyicilerle buluştu. “Crunked Up” Benga’nın aynı zamanda ilham odağında bulunan Stevie Wonder, Michael Jackson isimleri arasında bir bağlaç görevi de üstlenen James Brown’a adanmış bir kayıt olma özelliğini taşıyor. Füzyon deneyine girişilmiş bir eski okul soul plağının çiğ elektro ile bütünlemesini ortaya çıkartan “Crunked Up”, “New Step” albümünde de yer almış bulunan “Electro Musik” aksak ritimler dünyasının kapısını da aralatan çalışma olarak kırkbeşliği tamamlayan bir özne vazifesi gösterdiğini belirtelim. İkinci EP olan “Night” ise ziyadesiyle techno’yu merkezine alan bir çalışma. Türler arası geçiş noktası dediğimiz tamlamanın da kulaklara çalınabilecek en uygun örneklerinden birisi olan “Night” adlı parçanın kurgusunda Coki’nin de parmağının olduğunu belirtelim. François Kevorkian gibi House müziğin duayenlerinden de oluru almış bir çalışma olan “Night”ın içerdiği kurgu dans öznesinin de bir dışavurumu olarak değerlendirilebilir. Kaldı ki, yenilikçiliğin tekdüze bir form halinde süregiden bir ses denizinden çok daha fazlası olduğunu da aşikar bir biçimde ortaya çıkartıyor. Albümde yer almayan “Drumz West” parçası da bu tamlamayı da kapsayan bir dinletiyi barındıran karaltılı bir dub techno alternatifi ortaya çıkartmakta. Keza çalışmayı tamamlayan üçüncü parça olan “Emotions” da Skream’in vurucu, albenili dubstep kolajlarının yakınlarında bir kurguyu barındırıyor. Beş dakika civarındaki parça içerisinde Underground Resistance’in tını yoğunluğunu yakalayan bir kurgu kulaklarımıza ulaşmakta. Benga’nın da bu geniş ses yelpazesi üzerinde yetkinliğini giderek daha sağlam şekilde adımlamaya başladığının da bir göstergesini oluşturan bir bütünlük arz ediyor. “Diary Of An Afro Warrior” albümü Mart ayının ilk haftası içerisinde yayınlanacak olan iki versiyonu ile dinleyicilerle buluşacak. CD versiyonunda toplam 14 parça ve yine sınırlı sayıda basılacak olan plak versiyonunda ise 9 parça (5’i CD’de yer almayan çalışma) yer alacağı bilgisi, bir yerde Dubstep kurgusunun bu kadar çabuk yaygınlaşmasında emek sarf etmiş önemli isimlerden birisi olan Mary Anne Hobbs’un “Experimental” programı içerisinde ilan edildiği bilgisini de not edelim. Caz örneklemesinden yoğun bass kullanımlı bir sekans ortaya çıkartan “B4 The Dual”, dans pistleri için bir ültimatom tamlamasını çoktan edinmiş olan “E Trips”, Rave güncesinden kopup geldiği izlenimini veren, durgun durağan bir ritm döngüsünü alaşağı edercesine kıvrımlarına derinleştikçe yeniden yeniden şekillenen “The Cut” albümden dinlediğimiz örnek parçalar arasında Benga’nın ses yelpazesinin nereleri kapsadığını da ortaya çıkartıyor. Derinlerine sakladığı ayrıntıları ile Benga 2008 yılı içerisinde adını sıkça duyacağımız prodüktörlerden. Sadece tekdüze bir ritim döngüsünden ziyadesiyle uzak, farklı alaşımlar, melodik köprülemeler ile dans müziğinin geleceğine de ışık tutan bir yetenek. 2 Şubat Cumartesi akşamı burada bahsedemediğimiz diğer tüm ayrıntıları da Indigo Music Hall sahnesinde ezeli dost-rakibi Skream ile beraber bizlerle paylaşacak. Keşfedin…

Fark edilebilir ayrıntılar ile dönüştürücü, ayrıksı duruşların sebeplerini irdeleyerek endişe giderici, tanımlanmamış olanı arz etmeye çabalayarak yardımcı olmaya Deuss Ex Machina / Dea Ex Machina ile devam…İyi Haftalar…

Allame-i Ulul Arz’dan Ara Nağmeler

Benga & Skream Night At Indigo Music Hall
Gultsraka Artikler Official
Gultsraka Artikler At Myspace
Gultsraka Artikler At Miasmah
Silje Nes At Myspace
Silje Nes Review At Undomondo
Zulal Official Site
Zulal At Myspace
Buck 65 Official
Buck 65 At Myspace
Cadence Weapon Official
Cadence Weapon At Myspace
Cadence Weapon At Big Dada
Skream At Myspace
Skream Live At Rinse FM
Apparat Official
Apparat At Myspace

Enternasyonel Gürül/(tü)Gürül Çağlama Clicks,Cuts,Micro,ID,Neo Galactica,Space Tunes, Indie,Minimal,4X4,Textart,64 Bit Konvasiyonel Techno Musikileri-Esenlikle Dinleyiniz.

Her Türlü Eleştiri,Öneri vs .İçin İletişim Kanallarımız;
info[at]dinamo[dot]fm – www.dinamo.fm – misak[at]dinamo[dot]fm http://deuss-makina.blogspot.com

Her Pazartesi Gecesi 22:00 -23:00 (GMT +2) arası Dinamo 103.8 ———————————————————
>>>>>Info Go-R-Sel Genius – By Kodachrome Kid’shttp://www.flickr.com/photos/kamera1/95214778/
© Kodachrome Kid’s http://www.flickr.com/photos/kamera1/
Benga Photos Courtesy From Below Sites;
http://www.flickr.com/photos/dentcys/2043440032/
http://www.flickr.com/photos/dentcys/2042646141/
http://www.discogs.com/image/R-1202912-1200428876.jpeg

>>>>>Poemé
Geldik – Ruhi SU

Hepimiz bir yerlerdeydik
Başka bir yere geldik
Değişen dünyanın sürecinde
Karanlık bir sudan geldik

Ne gül eski güldür şimdi
Ne beygir eski beygir
Kırmadan incitmeden
Maymundan insana geldik

Bakmayın siz bu bencil
Bu hayvansal kavgaya
Değişen dünyanın içinde
İnsana biz yeni geldi