>Deuss Ex Machina # 190 – Eu Não Posso Descrever Meu Innocent

1 Comment

>

Kay(ıp)bedenler K/lan+-Dereasonable (VV)arp Presents
Deuss_Ex_Machina_190_–_Eu Não Posso Descrever Meu Innocent, Mim Vontade Perdida Totalmente
12 Kasım 2007 Pazartesi gecesi “canlı” olarak gerçekleştirilmiş programın parça dizinidir.
>>>>>Musique
Guest: Annem Bana Kız Bul Evlen Dedi (Sourberry)
>1<-Deportee-Undercover Bad Bwoy (Ten Pound Sound)
>2<-Pieter K-Under The Radar (Breakbeat Science Recordings)
>3<-Kryptic Minds & Leon Switch-Road Less Travelled (Defcom Records)
>4<-Photek vs Björk-I Miss You (One Little Indian)
>5<-Rawthang-Scorned (Black Sun Empire)
>6<-Facs & B-Key-Immeasurable Minds (Re-Edit) (Biotic)
>7<-Ray Keith-Terror Wars (Blade Runner VIP) (UFO)
>8<-Stranjah-Red Lantern (Synaptic Plastic)
Eu Não Posso Descrever Meu Innocent, Mim Vontade Perdida Totalmente Bölüm (190) – B Tipi Tüketim Filmleri Gibi, Bir Ötekinden Bir Berikinden Sekanslar Titreşip Duruyor. AhvalıŞerr Tanımlarda (NeOKr)
>>>>>Bildirgeç
Teorik olarak algılarımızın sınırları genişliyor. Her bir saniye içerisinde bilgi ile olan haşır neşirliğimiz daha bir çok daha bir gürbüz biçimde artıyor. Öğrenmek istediklerimiz bir kaç tıklama mesafesinde, ağın derinlerinde çokta kaybolmadan bizlerin keşfetmesini bekliyor. Bu kadar genişletilmiş bir bilgi dağarcığı içerisinde bazen aradıklarımızı, bazen unuttuklarımızı yeniden yeniden gözden geçiriyoruz. Beşeri hafızalarımızın cigabaytlar ile tanımlandırılamamasından dolayı da çoğu zaman tekrar ediyoruz bütün bu ritüeli. Bildiğimiz, sandığımız nice şeyde aslen yerinde sek sek oynadığımızı. Öngörüler ve yargılayıcı kararlar ile kendi kendimize örüp durduğumuz sınırlı bilgi kırıntıları ile nasıl önümüzü ilerimizi berimizi kapalı bir kutuya çevirdiğimizi anımsamıyoruz. Genel geçerliliğin hüküm sürdüğü boyalı medyalamalarımzın da biraz da istediği rol modelliğinde hızlıca ilerliyoruz.

Azı karar çok bildin mi gerçekten zarar ziyan menteşelemesi ile birbirleri içerisinde sağlamca tutturulmuş bir yumak denizi. Anlık sirayetlerde bucaksız kara dehlizi. Sinirin stresin gır gır geçtiği modern insanlar olarak bellediklerimiz bizlere yardımcı olmasını ummaktan başka bir hal ve çaremiz kalmıyor. 9-17 mesaileri içerisinde dizginlerin çoktan başkalarının ellerine geçtiği asri zamanlarda birer robotikler olarak öğrenmenin veyahutta basitinden bir bilgi kırıntısı edinebilmenin bile mâli zararları hakkında raporlar sunumlar gerçekleştiriliyor. Oysa bilinmezlikten bilgiyi kavradığımız ve gerçekten bize lazım olan bir çemberi tamamladığımızda o kesişim içerisinde muhakkak ki edinilenler bu kaybedilen pesetalardan (malum dolares kimsenin ilerici planlarında yeri olmayan bir üçüncü dünya parası 🙂 ) daha değerli olacaktır. Olmuştur. Öylesine değil gerçek bir merak yüceltilen mâddiliği çoktan egale eden onu tanımsız ve aperatif bir yan unsur haline dönüştüren bir bağlaç haline dönüşür.

Alişler ve Veliler Harikalar diyarlarında, serisinin imdi versiyonlarının temel kılavuzu : Ne o öyle herşeyi bileceksin küçük tavşan… En temel distur olan bligiye ulaşımın türlü çeşit yöntemlerle daraltıldığı tek bir hazneden geçildikten sonra iki kere distille edildiği bir türün önermesi oluyor bu tümce. Gelişmişliğin durduk yerde vahiy gelir gibi veya kişisel bir bakışım ile lotomotodan tutturulan ikramiye cinsinden ani ; birden karşı köşeden çıkıp hafızalarımıza yerleşmediği muhakkak ve açık. Sözel gelişimin ve medeni yanlış olmasın madeni değil ilerleyiciliğin temelinde de gelişmiş bilgilendirmeler, toplu paylaşımlar ve gerçekten birazcık okumaya meraklıysanız hevesinizi enikonu tatmin edecek, bireye gerçek kazanımlar sağlayacak sufleler ile sağlanıyor. Medeni medeni, korkuya maharet bırakmadan enikonu dümdüz edilmiş orjinal halleriyle. Pür-i pak.

İlerleyiciliğin de geçmiş ile yüzleşerek, katılaşmış bir örnekliği, lâv edip yeni önermeler ile o eskiyi modernize, revize adını siz koyun eylemi ile dönüştürerek sağlanan bir düzenleme olduğuna sanırım hepimiz hemfikiriz. Fikri sabitliğin çemberini yarmak için alabildiğince çok farklı enstrümanı bilgisel donanımlamalar ile ısrarla yeniden yorumlamak olduğumuz sabitlikten de bizleri ileriye yöneltecek sağaltımları da beraberinde getirecek. Söz konusu sanatsal bir bakış açısı ile belirli başlı olana karşı, korkutula korkutula elimizi ayağımızı çektiğimiz sahalardan ses vermeleri ile Hafriyat Karaköy’ün başına gelenleri geçen hafta sizlerle paylaşmıştık. Önerme ve başlıkların ötesinde korktuğumuz şeylerin karşıtlığını, karışıklığını, yönergeler arasındaki kopukluklara karşı bir faaliyet yürüten ekibin sergisi bir tabu olmaya doğru ilerliyor. İlerletiliyor. İcazet alınmadan ötekileştirilmiş olanın savunmasını dinlemeden tabii ki sabit sabit yargılar üstlerine çörekleniyor. Bize de sanrılarımızdan tabiri caizse “tırsarak” yaşamak kalıyor.
Bunlar yetmezse sizlere Avrupa Parlementosu ile özel bir görüşme gerçekleştirmiş olan Nicolas Sarkozy’nin açılımını iletelim: “100 Milyon nüfuslu Türkiye Avrupa’da değil, Küçük Asya’da. Fransız öğrencilere Avrupa’nın nasıl olup da Suriye’yle sınırı bulunduğunu açıklayacak kişi ben olmam. Ben varken, Türklere AB üyeliği vaat edemezsiniz.” AP’deki Sosyalist Grubun başkanı Martin Schultz’un aktarıclığı olmazsa idi, kaçımız bildiğimiz de bilemediğimiz bu AB hikayesinde bize daha baştan çok başından set konulduğundan haberdar olacaktı. İstemek ve üyesi olmak için tüm toplumsal kesimler ile beraber ortakca hareket edilmiş bir üyelik inancının başına daha kötü olarak ne gelebilirdi ki: „Akdeniz Birliği“… Rivayet edilmişliğin değil gerçekliğin konuştuğu ve konuşturulduğu (elzem bazı derecelendirmeler ile bazen dozu yüksek, bazen doz minimal) bir bilgi kırıntısı. Deyip te geçebiliriz veyahutta üzerinde saatlerce düşünebiliriz. Niye böyle bir ön yargı neden bu kadar ağır bir tanımlama. Bilginin nasıl kullanılabildiğinin ve ne gibi yönlendirmeler ile nasıl yeni anlamlar katılabildiğinin, bir arpa boyu yol bile almamızın şimdilik uzak kaldığı bir politik gerçeklik. Realist bakış programına hoş geldiniz…

Bu iki kısa haber bile bilgiye nasıl ulaştığınız ile öğrendiklerimizin nerelerde kaldığının göstergesi gibi duran iki muhasebe kaydı. terennüm. Üstünkörü gelebilecek bir bakışın ırağına düşen bilginin doğruluğuna doğru bir seyyahlık amaç edinen, gerek müzikler ile gerek de ara bağlantılarda verilen bilgiler ışığında sadece „iyi“ bir program ortaya çıkartmaya çabalayan Deuss Ex Machina konuklu program dizileri ile de yetemediği, eremediği müzikal sekanslar hakkında doyurucu önermeleri sizlerle paylaşmaya çalışıyor. Geçtiğimiz Pazartesi akşamı gerçekleştirdiğimiz Jah Dread @ Dinamo programında da Sourberry radyosundan „Annem Bana Kız Bul Evlen Dedi“ bir saat boyunca drum & bass’in haşin yüzeyleri arasından geniş bir kolajı bizlerle paylaştı. (Nöbetlerini kendisinden devr-alan davetimize ikinci kere icabet etmiş „Jamession“ın da ko-hostluğunda)

Acid House’un yükselişine tanıklık ettiği Britanya’da eklektik, aksak kimi zaman naif bir biçimlendirme ile reggae’nin orjinalitesinden beslenen bir müzikal disiplin şekilleniyordu. Bugünkü manasının çok daha ötesinde „rave“ kültürünün alt okumalarında karşımıza çıkacak olan dayanışmalı bir mozaik sentezi, hatta mermeri. House müziğin giderek „acid“ kültürünün etkileşimine karşılık, örneklendiği ses kayıtları ile kendi başına bir manifestoya sahip olan bir disiplin olarak 1991-1992 yılları arasında bağımsızlığını ilan eden bir tür olur „Jungle“ ya da bugünün drum & bass’in atası.

Etiketlemelerin aynı „acid“ müziğe olduğu gibi „jungle“ın da başına çorap örmesi, çoktan seçmeli şıklarda şimdiden mimlenmiş bir disiplin olması nedeniyle bir dönüşümün başlangıcında pek çok prodüktörün yönünü ve tarzını „drum & bass“ diye adlandırması ile rave sahnelerinden, alternatif kent müziği formuna doğru bir evrilme ve gelişim süreci başladı. Tarzlar birbiri içerisinde gelişirken, eski sınıf düzeneklerini kollayan Blame, Omni Trio,Valve Soundsytem, Alex Reece, Renegade Hardware, Aphrodite, Ray Keith gibi isim / prodüktörlerin yanı sıra, Goldie gibi türün vitrininde en çok kalmış isimlerden, Adam F, Grooverider, Fabio, LTJ Bukem gibi uzayıp giden bir listleme ile pek çok prodüktör kendi imzalarını, müzikal yönelişimlerini ortaya çıkartmaya başladılar. Modernize edilmiş bir bütünsellik barındıran, öfkeyi ve sevinci hala birbirine paralel bir biçimde işleyen kurgular hem kendi yer altını besledi,hem de bugün belki de Dünya’da hiç popüler olmadığı kadar İngiltere’deki hegemonyasını ve kabul görürlüğünü, dahası atası olan jungle’ın başına gelmiş olan yozlaştırıcı koşulları alt etmeyi başaran bir disiplin olarak müzik tarihi içerisindeki kuvvetli çıkışlardan birisine imzasını attı.

Her durumda olduğu gibi ana akımın da içerisine dahil edilmiş örnekleri bulunsa da drum & bass bugün, techstep, darkstep, drumfunk, futurestep, hardstep, intelligent, atmosferic, jazz & bass, liquid, neurofunk, sambass, trance’nbass gibi pek çok alt türe bir önceki dizilim kadar olmasa da nispeten yakınlaşan ses elementleri ile Breakcore, Darkcore, Ragga Jungle, Illbient, Clownstep ve hatta Breakbeat türleri ile de bağdaşık ve hazneyi arzu ettiğiniz kadar çoğaltabileceğiniz müzikal türler ile harman edilmeye devam ediyor. Müziğin salt öznelliği haline dönüşmüş bulunan bass kümeleri ve pek çoklarımız için başta dinlenme nedeni olmuş „amen breaks“ ritimler ile tasvire imkan bırakmayan, dinlendiğinde hissedilen bir müzikal form haline dönüşmeyi başarması bile bugün tartışılmakta olan elektronik müzikte hissiyat kuramına önemli göndermeleri barındırmaktadır.

Sourberry radyosunda Cumartesi geceleri „Jah Dread“ programında da „Annem Bana Kız Bul Evlen Dedi“ yukarıda kısaca değinmeye çabaladığımız türler arasındaki bağlantıları ile en eskisinden, en yenisine bir drum & bass kronolojisi ortaya çıkartmaya çalışıyor. Müziğin sadece müzikten ibaret olmadığının, dinlendikçe alt okumalarına göz attıkça, keşfettikçe kısacası merak ettikçe ne gibi farklı yönelişimlere ulaştığının tezlerini sunuyor. Bir saat gibi bir süre içerisinde tarzlar arasındaki geçişlerden dominat ses çıkışlarına, tarzın mühürlerinden olmuş özel „label“ programlarına „drum & bass“in estetize edilmesine ve biraz daha anlaşılması çabasına ortak oluyor; yeni önermeler sunuyor. Naki, Da Frogg (Milano’da), RuggKutz (Tosun Gülle ile Aç Karnına Pazar Öğlen 12-13 Dinamo) , Golem (Golem Salı Akşamı 22-23 Dinamo) ve dahası burada yer veremediğimiz onlarca öncülünün izlerinden giderek, kurgunun daha iyi anlaşılması için çaba sarf ediyor. Parça dizinine de göz attığınızda son beş senelik süreç içerisinde disiplinin içselleştirdiği açılımlara dair önemli kayıtları sizlerle paylaşmaya çalıştık. Programın „podcast“ini önümüzdeki hafta bu sayfalarda bulabilirsiniz. Durağan ve tekdüzeliğin dışına çıkmak için, alternatif yollar aramaya, bilgiyi taramaya ve keşfetmeye devam…

Fark edilebilir ayrıntılar ile dönüştürücü, ayrıksı duruşların sebeplerini irdeleyerek endişe giderici, tanımlanmamış olanı arz etmeye çabalayarak yardımcı olmaya Deuss Ex Machina / Dea Ex Machina ile devam…İyi Haftalar…

Allame-i Ulul Arz’dan Ara Nağmeler
Drum & Bass At Wikipedia
Breakbeat.co.uk
Pieter K At Myspace
Kryptic Minds At Myspace
Leon Switch At Myspace
Defcom Records
Photek
Photek At Myspace
Ray Keith At Myspace
Stranjah
Jah Dread At Sourberry
Da Frogg At Myspace
Flatliners At Myspace

Enternasyonel Gürül/(tü)Gürül Çağlama Clicks,Cuts,Micro,Id,Neo Galactica,Space Tunes, Indie,Mini-m@l,Textart,64 Bit Konvasiyonel Techno Musikileri-Esenlikle Dinleyiniz.

Her Türlü Eleştiri,Öneri vs .İçin İletişim Kanallarımız;
info[at]dinamo.fm – http://www.dinamo.fm/ – misak[at]dinamo.fm
Her Pazartesi Gecesi 22:00 -23:00 (GMT +2) arası Dinamo 103.8
———————————————————
>>>>>Info Go-R-Sel
Induhvidual – Kemikleşmiş bedende Bir keskin bakış
© http://flickr.com/photos/deano/89253703/
>>>>>Poemé
Ölmemekten Ölmek – Paul ELUARD

Gözkapaklarımın üzerinde ayakta duruyor
Ve saçları saçlarımın içinde
Biçimi ellerimin biçiminde
Gözlerinin rengi gözlerimin renginde
Gölgemde yitip gidiyor
Tıpkı bir taş gibi gökyüzünde.

Gözleri var her zaman açık
Ve bir an olsun uyutmaz beni.
Düşeri var apaydınlık
Güneşler buharlaştıran
Güldürür, ağlatır beni ve güldürür
Konuşturur beni söyletmeksizin tek bir söz.
(Türkçesi: Özdemir İNCE)

>Deuss Ex Machina Podcast Volume 3

Leave a comment

>

Deuss Ex Machina’nın seyyahlığından seçkileri “podcast” olarak sizlerle paylaşmaya devam ediyoruz. Bu bağlamda geçtiğimiz hafta Jamsession’ın konukluğu ile gerçekleştirmiş olduğumuz Deuss Ex Machina’nın 182. bölümünü aşağıdaki linkten indirebilir, keyifle tüketebilirsiniz.

Deuss Ex Machina 182
ReverseReverbRewindRecollect
Guest: Jamsession From Sourberry.Org

10 Eylül 2007 Pazartesi @ Dinamo FM 103.8
>>>>Musique
>1<-Jose Amnesia Feat. Jennifer Rene-Louder (Blake Jarrell's 190dB Remix) (Armind)
>2<-Andy Moor-Halcyon (Original Mix) (Armind)
>3<-Tilt-The World Doesn’t Know (Lost Language)
>4<-KJ Sawka-Cosmos (Craze Mix) (Wax Orchard)
>5<-Omni Trio-Higher Ground (Moving Shadow)
>6<-Aphrodite aka Aladdin-We Enter (Deep Forest Dub VIP Mix) (Wagram)
>7<-Zucchero-Everybody’s Gotta Learn Sometimes (Jamsession Mix) (CD-R)
>8<-Liquidize-Attack Pad (Liquidize.net)
>9<-KJ Sawka-Montreal (Wax Orchard)

Photo Courtesy From : www.fotocommunity.de

>Deuss Ex Machina # 182 – ReverseReverbRewindRecollect

Leave a comment

>Kay(ıp)bedenler K/lan+-Dereasonable (VV)arp Presents
Deuss_Ex_Machina_182_–_ReverseReverbRewindRecollect

10 Eylül 2007 Pazartesi gecesi “canlı” olarak gerçekleştirilmiş programın parça dizinidir.

>>>>>Musique
Guest : Jamsession From Sourberry.Org
>1<-Jose Amnesia Feat. Jennifer Rene-Louder (Blake Jarrell's 190dB Remix) (Armind)
>2<-Andy Moor-Halcyon (Original Mix) (Armind)
>3<-Tilt-The World Doesn’t Know (Lost Language)
>4<-KJ Sawka-Cosmos (Craze Mix) (Wax Orchard)
>5<-Omni Trio-Higher Ground (Moving Shadow)
>6<-Aphrodite aka Aladdin-We Enter (Deep Forest Dub VIP Mix) (Wagram)
>7<-Zucchero-Everybody’s Gotta Learn Sometimes (Jamsession Mix) (CD-R)
>8<-Liquidize-Attack Pad (Liquidize.net)
>9<-KJ Sawka-Montreal (Wax Orchard)

ReverseReverbRewindRecollect Bölüm(182) – Direnç, devşirme ile değil enginliğine sığınılan bilginin çokluğu ile sağlama alınıyor. Sesler titreşimler asimetrik yayılışlar.(NavaTM)

>>>>>Bildirgeç
Günce. Var etmeye çabaladığımız veyahutta kişiselleştirilmesi ile daha anlaşılır kılınabilecek durum / olgu / deneyimleri paylaşma biçemlerinin en kolay şekilde uygulanabiliri. Düşünce ve izahat kültürümüzde sözel bir ilerlemenin hasıl olduğu baskınlığa karşın yazı her daim bizlerin yolunu aydınlatmaya devam ediyor. Sözel gelişmiliğimiz, kültürel yapısalımızın ana taşlarından olan anonim söylemlerin bir içerik ile harman edilmesi neticesinde yazılı külliyat da şekillenmeye günceler vasıtası ile çabuklaşıp birer adres satırı ile ulaşılabilir kılınıyor.

Sözel diyoruz, bu kişisel aktarımlar da olabileceği gibi, kimi zaman esirgemiş olduğumuz özümüzü başkalarının beğenisine de sunmayı becerebildiğimiz bir araç olarak savlamamız da olası güncenin kapsamını. Baskın olmaya çabalanan kültürel unsurların dışında kalmış mamafih bir deneme de olabiliyor bu kimi zaman ya da bir vasıta ile üye olduğumuz portal içerisinde kişiselleştirmemiz ile bize de ait olanı imleyen, paylaştıran ve paslaşan. Birikimler ve biriktirmelerin sessiz ve derinden ilerleyişine de çoğu zaman bu günceleri takip etmeye alıştıkça fark ettiğimiz eksiklerimizi de tamamlıyoruz.

Bu günce formatını bugüne kadar alabildiğince geniş bir perspektif ile taraflı / tarafsız yansız ve en doğru / en kestirme biçemleri ile oluşturmuş bir kaynak olan Ekşi Sözlük’te portal özelliğinin yanı sıra iş bu satırlar içerisinde de belirtmeye çalıştığımız üzere bir günce tanımının içini dolduruyor. Her durumda kendi beklentinize uygun bir deyimden, merak ettiğiniz bir tınının üreticisi hakkında bilgilere bu kaynaktan kısa notlara veya uzun makalelere ulaşmanız olası. Saydam bir biçemlendirme ile giderek kaotikleşen bir metropol yaşantısı içerisinde kendi içimizde dertleştiğimiz ve sosyalleşmenin de getirisi olarak düşüncelerin çarpıştırıldığı bir ortam ilk temasınızdan itibaren sizi kendi içerisine davet etmeyi başarıyor.

Bu farklı mekanizmanın içerisinde de biz okurların pek de fark edemedikleri, ama biraz araştırınca karşımıza çıkan yan ürünleri ile günce konsepti giderek somut bir kavram haline dönüştürüyor sözlük. Bir tesadüf neticesinde keşfetmiş olduğumuz „Sourberry“ de bu toplu paketin en kolay ulaşılabilecek yan çalışmalarından birisi. Radyo kültürümüzün 90’lı yılların başında şekillenmeye başlamasının ardından „disiplinlerarası“ bir dinlence formatını kurgulamaya ve dinleyiciler ile buluşturma gayreti içerisinde olan pek çok frekans hayatımıza girdi. Şimdi de sıra internetin verimliliği ile daha kolay ulaşılabilir özel çalışmalarda olduğu günümüzde „Sourberry“ bu açığı tamamlamaya çabalayan bir dinlence listesi karşınıza çıkartmakta.

Deuss Ex Machina’nın 182. bölümünde de bu yapısalın içerisinde programları ile elektronik müzikten sanat musikisine kadar uzanan envai çeşitliliği irdeleyen bir programcı „Jamsession“ bizlerle beraber oldu. Bir saatlik kurgu içerisinde „kendisini yakalama şansına kavuştuğumuz“ gece seansından da örnekleri bizlerle paylaştığı bir dinlenceyi sizlerle paylaşmaya çalıştık. Çoklu formatlar ile olurabilitesi arttırılan, dinlemeye birazcık özenle bakıldığında anlamaya nail olunabilecek pek çok müzikal keşfin dinleyici ile paylaşma isteğini ve arzusunu „Jamsession“ dan duyumsadık. Formatlar ve şekillendirmeler bir yana tutku ile bağlı kalmış olduğu Drum & Bass sahnesinden örnekleri ince bağlaçlar ile dinleyicileri ile paylaşmasından, modern pop kültürün giderek mihenk taşı görünümüne meyil eden müzikal yönelişimlerin aksine bir kurguyu oluşturma çabasındaki katettiği mesafeyi tarama imkanı bulduk. Düz hatlar ile ilerlemek yerine çeşniyi beğeniler ve özellikle kurgulamaya çabaladığı (örn. Stephen King Romanlarında geçen parçalardan özel bir seçki) Sourberry Jam programının temellerini attığı günlere uzandık.Sözlerin vesilesi neticesinde umarız dinleyicilerin de beğendiği bir programı sunabilmişizdir. Başta „Jamsession“ olmak üzere Sourberry radyosunda, beklenti ile değil, müzikal doygunluğu paylaşmak isteyen, dinamik ses aralıklarından en tanıdık tınıları paylaşan „emekçi“ programcılara selam ederek. Müziğin, sadece bir vesile olarak değil hayatınızda gerçek bir vesile olması yeni tınıları keşfedebilmeniz ümidiyle…

Fark edilebilir ayrıntılar ile dönüştürücü, ayrıksı duruşların sebeplerini irdeleyerek endişe giderici, tanımlanmamış olanı arz etmeye çabalayarak yardımcı olmaya Deuss Ex Machina / Dea Ex Machina ile devam…İyi Haftalar…

Allame-i Ulul Arz’dan Ara Nağmeler
Sourberry
Jamsession At Sourberry
Jamsession-Leloops At Deviantart
Jose Amnesia
Jose Amnesia At Myspace
Andy Moor
Andy Moor At Armada Music
Tilt
Lost Language
KJ Sawka
KJ Sawka At Myspace
Wax Orchard
KJ Sawka Live On C89.5 At Youtube
KJ Sawka-Montreal Video At Youtube
Aphrodite At Music Emissions
Zucchero
Liquidize

Enternasyonel Gürül/(tü)Gürül Çağlama Clicks,Cuts,Micro,Id,Neo Galactica,Space Tunes, Indie,Mini-m@l,Textart,64 Bit Konvasiyonel Techno Musikileri-Esenlikle Dinleyiniz.

Her Türlü Eleştiri,Öneri vs .İçin İletişim Kanallarımız;
info[at]dinamo.fm – http://www.dinamo.fm/ – misak[at]dinamo.fm
http://deuss-makina.blogspot.com/
Her Pazartesi Gecesi 22:00 -23:00 (GMT +2) arası Dinamo 103.8
———————————————————
>>>>>Info Go-R-Sel
Katmerlenen Gözyaşları Giderek Büyüyüp Yutacak Dünyayı
© Jamsession http://leloops.deviantart.com/

>>>>>Poemé
Yine De Gülümseyerek – Nihat BEHRAM

Ne sağnaklar görmüşüz, yarılan gökyüzünden alnımız
yıldırımlarla ağmış,
ne rüzgarlar çınlamış bağrımızda, coşkusundan kırılmış
kaburgamız,
dişlenip kayaları ne ateşler yakmışız, aşmışız ne zifir
uçurumlar,
yine de ürkütmeden öpmüşüz bir ceylanı gözlerinin
yaşından
incitmeden tutmuşuz ağzımızda yorulan kelebeği;
şimdi asmalardan korukların tadı silinmiş,
sesimizde sendeleyen bir keder,
uykusuzluk serin serin sızıyor acıyan tenimizden;
ziyanı yok, nasıl olsa gönlümüzde aşkın yeri çok derin.

Ne azgın canavarlar üstüne yürümüşüz bir demet
çiçek için,
neyimiz var neyimiz yok vermişiz bir narin dilek için,
yıllarını taş duvara örmüşüz ömrümüzün bir hırçın
yürek için;
şimdi çevremizde yosunlaşmış sessizlik,
yabanıyız gittiğimiz her şehrin, çiğdemsiz, kükremesiz,
kimsecikler sezmiyor boynumuzdan didişen örümceğin
zehrini;
ziyanı yok, nasıl olsa nabzımızda durulanır yaşamanın
iksiri.
Ne güzel sevmişiz, ağzımızda mavi bir tat kekremiş,
ne sızılar sarmışız yumuşacık öpüşlerin çığlığını kuşanıp,
şafaklar tutuşkunu şarkılar yuvalanıp ne mintanlar yırtmışız,
şimdi usulcacık ürpersek kara gece uykumuz kaçacak
kadar delik
üstümüz çimensiz tepeler gibi bereketsiz, örtüsüz, serin;
ziyanı yok, nasıl olsa gönlümüzün çayırları ipekten,
bakışımız lekesiz.

Ne masalar düzmüşüz kıvrımları gümüş, kakmaları sedeften,
ne milyonlar yanından başeğmeden geçmişiz, huyumuz
değişmemiş,
hayatımız günbegün çarpışarak yaşanılan sırların ürünüdür;
şimdi kar altında avcumuz, avurdumuz ilaçsız,
ıssızlaşmış sabahlar, yoksunluk arsızlaşmış,
kaçışır yolumuzdan gölgesini de alıp o şaklabanlar
inildesek açlıktan;
ziyanı yok, nasıl olsa gönlümüzün dağı taşı altından.

Ne devlerle dalaşmış kanımızı göstermeden silmişiz.
ne kudurgan günlerde elimizi dost eline titremeden vermişiz,
bir ömür seğirtmişiz bir nefes beklemeden;
şimdi nice anışların dudağı üşüyen bir çocuk kadar uçuk,
nicesi elsıkışların sahtekar çıkmış.

– Bizi eşkiyalar soymamış abi
muhabbet yıkmış!