>Deuss Ex Machina # 309 – Xhieda Ta ‘Silenzju

Leave a comment

>Kay(ıp)bedenler K/lan+-Dereasonable (VV)arp Presents
Deuss_Ex_Machina_309_–_Xhieda Ta ‘Silenzju

19 Temmuz 2010 Pazartesi gecesi “canlı” yayınlanmış programın parça dizinidir.

>>>>>Musique
Sansür Özel Yayını
Konuklar: Özgür UÇKAN ve Erdem DİLBAZ
>1<-AGF-Rakastaja (Mutek_Rec)
>2<-Burial-Forgive (Hyperdub)
>3<-Karl Bartos-Cyberspace (Home Gmbh)
>4<-Massive Attack-Unfinished Sympathy (Wild Bunch Records)
>5<-My Bloody Valentine-You Made Me Realise (Creation Records)

# 309. Bölümü İndirmek İçin

Xhieda Ta ‘Silenzju (309) – Anlık Değişimler, Sessiz Tanıklıklar, Durmaksızın Ayrıştırılan Bir Çoğundan Farklı Olmasa Da Bu Bu En Yenisi, En Janjanlısı Denilerek Hayatımıza Dahil Edilen Bir Engelleyicinin, Ayak Bağının Öteki Adıdır Sansür. Görmemiz Engellendi. Malum Gerekçelerle, Olan Bitenin, Resmedilenin Aslında Ne Olduğu İmgesini Son Kertede Açıkça Hatra Nakşeden Görüntülerin Tümü Silindi Hafızalarımızdan. Bembeyaz Boyalar Saklananın, Görülmesinin Neye Kadir Olduğunun Bilinmesinden Duyulan Çekingenlikler Bu Evreyi Tanımladı. Donattı, Katran Karasında Eciş Bücüş Seyirlikler De Silindi Gitti Kısacık Bir Süre Sonrasında. Hemen Ardından Duymamız Engellendi. İşitip Durduğumuz, Topyekün Eğriliklerin Fi Tarihinde Bizleri Hangi Dar Yollara Sürüklediğinden, Tâ O Günlerden Bu Yana Durmaksızın Bir Melanet Gibi Üzerimizde Duran Korku Dalgalarının Müsebbibi Haline Dönüştürülen, Cıs Elleme, Sus Konuşma, Biliyorsan Da Kendine Saklaman En Mantıklısı Gibi Uyaranlarla! Desteklenerek Biat Edilmesinin Arzu Edildiği İkincil Kısmı Hayatlarımıza Dahil Ettirmeyi Başardılar. Ne Önemi Var Ki O Kadar Eğrilik Devede De Mevcuttu. Hayatta Da Olacaktı, Yersen. Düzeltmek Mi Asla? Bilginin Ulaşılabilirliği Söz Konusu Olduğunda, Yazınsal, Görsel Ve İşitsel Faaliyetlerin Hemen Tümü Bu Evreleri Müteakiben Bilgiyi Özümsemekten Uzak Kalabilmemiz İçin Sansürlendi. Çeşitli Kurumlarca Görev Bellenerek, Kraldan Çok Kralcılarca, Yönetenler, Seçilmilmişlerce El Altında Tutuldu. El Birliğiyle Gönül Bağlarıyla. Kâh Kitapların Yakılmasından, Kâh Makalelerin Üzeri Çizilerek, Boş Sayfalarında Nelerin Olduğunun Meraklarına Gark Olarak Boş Gazete Sayfalarına Bakadurduk. Seyirliğin Yanında Aslında Bilginin Kolayca Ulaşılabilirliğini, Haberin Özünü, Kendisini Alabilmemiz Lazım Olan Ekranlarımızın Da Bu Sert Sessizliği Desteklediği, Susmayı Bilmeye Tercih Ettikleri Dönemleri Aştık. Az Gittik Uz Gittik En Sonunda Bilgi Çağının Yapıtaşlarından Birisi Olan İnternet’e, Sanal Ağlara Kavuştuk. Kitap Yakılırdı, Film Makaslanırdı, Sesler Kısılabilirdi Ama Bu Vaha Dahilinde Hemen Pek Çok Şey Asıl Haliyle Karşımıza Çıkabilmekte İdi. Her Masalda Olduğu Gibi Balkabağına Dönüşme Vaktinin Yakın Olduğu İse Ancak Sonradan Yapılanlarla Fark Edilecekti. Bir, İki Uygun Adım Derken Bir Baktığımızda Girmek İstediğiniz Sitenin Önünde Kocaman Kırmızı Harflerle Tanışık Olduk. Ne Önemi Vardı, Daha Çok Yer Vardı. Oysa Kazın Ayağı Birbirbirbir Eklenerek Konvoy Haline Dönüştürülen Zincirlemelerle Birer Gerçeklik Haline Dçnüştürülmüştü. Vaha Olmuş Kısıtlı Olanaklarla, Zinhar Büyüklerimizce Uygun Bulunan, Adaba, Ahlaka, Zihne Uygun Azıcık Antin Çoğunlukla Kuntin Sayfalara Terk Ediliyordu. Şimdi Ses Vermenin Zamanı, Kısıtlananın Devamlılığı Sağlanan Bir Hak Mahrumiyeti Olduğunun Ve Ses Vermedikçe, Sessiz Tanıklığa Devam Ettikçe Bir Arpa Yol Kat Edilemeyeceği Artık Bilinendir. Hayatlarımızı Sansür Karanlığına Teslim Etmeden Çaba Sarf Edin! Gün Gelir Sanal Sandığımızın Kapımızı Yokladığında Gerçek Olacağını Bir An Olsun Unutmadan, Unutturmadan… [Bilgi Engellendikçe Neye Konuşacaksın, Kime Konuşacaksın? Abdal’a Malum Olmasın Artık, Yeter Ya, Yeter Ya! A3 Teksir/ Fotokopi Yayınından]

>>>>>Bildirgeç

Bizimle Oynar Mısın? – Elim Sende!

Türkiye’de sansür aldı başını gidiyor, gün geçmiyor ki yeni bir sitenin daha sansürlendiğini öğrenmeyelim. İmza kampanyaları, deklarasyonlar, basın açıklamaları, sansüre karşı olan herkes bir şekilde sesini çıkartmaya çalışıyor ve daha fazla ses çıkartmadığımız sürece sansürden kurtuluş yok. Biz de dedik ki hadi bir oyun oynayalım, hem sansüre karşı kendi sesimizi çıkaralım, hem de herkesle birlikte oynayarak bu sesi güçlendirelim: ELİM SENDE! Sansüre karşı mesajlarımızı elimize yazıp, elim sende diyerek kamuoyuna, medyaya ve siyasilere iletelim. Amacımız yüzlerce -belki de binler ya da milyonlarca- mesajı toparlayıp bir video hazırlamak, şunun gibi bir şey:

http://www.kaltura.com/index.php/kwidget/wid/1_t6ayjo3j/uiconf_id/535

Doğa için Çal projesini duymuşsunuzdur, ne kadar yayılıp ses getirdiği de malum. Sansüre karşı yüzlerce insanın mesajlarından oluşan bir video da benzeri bir ses getirmez mi? Bizce getirebilir! Siyasetçiler için kağıt üzerindeki imzaları göz ardı etmek kolay, yazılı bir ismin arkasındaki kişiyi görmeden.. Halbuki karşılarında duran sansüre karşı binlerce insanın yüzünü ve mesajını görmezden gelmek hiç de kolay değil.

Sen de sansüre karşı sesini çıkart ve bize katıl! Bu postaya video yorumu olarak mesajını gönder ve bu sayfayı tanıdıklarınla paylaş. Ne kadar fazla insana ulaşabilirsek o kadar güçlü bir video ortaya çıkarabiliriz. 15 Ağustos’a kadar video topluyoruz, gecikmeden sen de yükle videonu! Evet, imza atmak kadar kolay değil ama internete erişim özgürlüğünü geri kazanmak için bir imza atmaktan biraz daha fazlasını yapabilirsin.

Tüm Detaylar ve Örnek Video Kayıtları İçin: Sansür: Elim Sende!

…Fark edilebilir ayrıntılar ile dönüştürücü, ayrıksı duruşların sebeplerini irdeleyerek endişe giderici, tanımlanmamış olanı arz etmeye çabalayarak yardımcı olmaya Deuss Ex Machina ile devam…İyi Haftalar…

Allame-i Ulul Arz’dan Ara Nağmeler
Okuma Parçası
İnternet Yaşamdır, Sansürlenemez! – Gennaration
Türkiye’de İnternet Kısıtlamasına Karşı İlk Eylem – Kürşat AKYOL – BBC Türkçe
İnternet Sansürden Daraldı Sokağa Çıktı! – Sansürsüz İnternet
Polisin ‘İnternet Sansürcüsü’ Olmasına Tepki – Sol.org.tr
İnternet Sitelerini Yasaklamak (1) – Joost LAGENDIJK – Radikal
İnternet Sitelerini Yasaklamak (2) – Joost LAGENDIJK – Radikal
YouTube Yasağı Kesinleşti; Sansür Karşıtı Eylem Sokağa Taştı – Bianet
Tüneli Açtın, Youtube’u Da Aç! – M. Serdar KUZULOĞLU – Radikal
İnternet Sansürü ve 5651 Sayılı Yasa Hakkında Genel İçerik – Makale Dizini – Sansürsüz İnternet
Google Ve “Sansür Ekonomisi” – Özgür UÇKAN – BTHaber / Özgür Uçkan.com
İnternette “Temiz Kağıdı” Dönemi – Evren Barış YAVUZ – Haber Fabrikası
Sansürden Nasıl Hesap Soracağız – Ferai TINÇ – Hürriyet
Özgür Basınmış! – Sol.org.tr
Akp, Basına 12 Eylül’ü Aratmıyor – Sendika.org
Kutuplaşma – Doğu ERGİL – Habertürk
12 Eylül’le Hesaplaşmak – Mithat SANCAR – Taraf
“Ne ‘Evet’, Ne ‘Hayır’, Ne de ‘Boykot’: Bir Dördüncü Yol Var!” – Mustafa SÜTLAŞ – BiaMag
Anayasaaaaarggghhhh – Özgür MUMCU – Birgün
Bize Kendi 12 Eylül’ünü Anlat! – Umur TALU – Habertürk
Söz Uçmaz, Öldürür – I – Rahmi BATUR – BiaMag
Söz Uçmaz Öldürür – II – Rahmi BATUR – BiaMag
Bir Hasta Tutuklu Daha Çıkamadan Öldü – Bianet
“Çok Canım Acıyor”, Sayın ‘Yetkililer’! – Seda ERGÜN – Kronik Muhalif
Grev Güncesi – Ankara Tekel Direnişi
Grev Güncesi – Sabah / ATV Emekçileri
Soğulamaya Da Bekleriz – Sezai SARIOĞLU – Köxüz.org
Acılara Şiir – Neşe YAŞIN – Birgün
İhanet… – Feelozof – Feelozof
Money Walks – Dolphinished Monkey Business – alter[ed] native
Bir Daksil/Tipeks Çeşidi Olarak San’at – Kristensenn – Kristensenn
Kimliğimi Kaybettim, Hükümsüzdür! – Gündüz VASSAF – Radikal
Annemizin Çay Takımı Ve Anayasa Değişiklikleri – Cüneyt UZUNLAR – Açık Koyu

AGF Official
Burial Official
Karl Bartos Official
Massive Attack Official
My Bloody Valentine Official

Deuss Ex Machina genelgeçer disiplinlerden uzakta kalarak, deneysel öğeler ihtiva eden tüm müzik turlerine sonuna kadar kapısı açık bir yapılandırmayı sunmaya gayret eder. Bu bağlamda Ambient’dan – Weird Folk’a uzanan ses seceresinden alıntıları her Pazartesi akşamı 21.00-22.00 saatleri (GMT +2) arasında canli olarak Dinamo FM’den iliştirmeye devam ediyoruz.

Her Türlü Eleştiri,Öneri vs .İçin İletişim Kanallarımız;
Dinamo – misak[nospam]dinamo[dot]fm – Makina
Her Pazartesi Gecesi 21:00 -22:00 (GMT +2) arası Dinamo 103.8
———————————————————
>>>>>Info Go-R-Sel
The Censor – Amsterdamned!
Amsterdamned!’ Flickr Page

>>>>>Poemé
Kimse Gibi Gam Yüküne Karıştım – Haydar ERGÜLEN

kim olsun kimse gibi aşkın hüsnüyusufu

susan o dinleyen o su gibi susayan o
alıp satılan çile yanıp yanılan mecnun
sorunca bir keşişin -yalnız bakışlı biri –
gam yüküne karışmış kalbindeki uykuyu

kim gülüyor üstüne çarşıdaki abdalın

yükü taş olan şaşkın hırkası kum denizi
ırmağa sedef çeker gövdesi güz kokulu
boynuna ip uzatan yardan el almış bi kez
perçemi çizer sırrını bu dünya aynasının

kim hoş tutmuş üzülüp dağınık bedenini

oyuncu başıyla bir alicengiz eksik
hayat cinnete perde kuliste mübalağa
ölmeden bir çağırırlar fısıltı ülkesine
söyletirler ayna tutup: neyime cengaverlik

kim yaza benden ayrı şehr’içinde şehrengiz

kalbini küle tutmuş yangın gözlü hokkabaz
kendi kendine kanlı bu dünya sahnesinde
alkış ki ayıp ona bir başka dünya da yok
şaşırıp kimin yerine oyuna girse

kim acıta söz ile kalbi tamam olanı

münafığın tahtında altın tacı pas tutan
soyunarak toplanan bayrak açmış şeytana
sanki dünya beyazdır ya ak libas giymeye
bir çocuğun özründen tenine sağlık bulan

kim kalbini mezata düşürmüş boş diliyle

çerçi yok dükkan yok sanki ya ferman verilmiş
güya dünya kalp pazarı mülk niyetine
kalp kalesi beyiydim avcı ilmine kandım
eskidim kocadım düştüm pul kıymetine

(Sırat Şiirleri 1981- 1984)
Kaynakça: Antoloji.com

>Deuss Ex Machina # 308 – Ég Vildi Að þetta Myndi Verða Litur þín

Leave a comment

>Kay(ıp)bedenler K/lan+-Dereasonable (VV)arp Presents
Deuss_Ex_Machina_308_–_Ég Vildi Að þetta Myndi Verða Litur þín

12 Temmuz 2010 Pazartesi gecesi “canlı” yayınlanmış programın parça dizinidir.

>>>>>Musique
>1<-Dustin O'Halloran-Opus 54 (Sonic Pieces)
>2<-Max Richter-Infra 2 (130701 / FatCat Records)
>3<-Max Richter-Infra 3 (130701 / FatCat Records)
>4<-Ólafur Arnalds-Tunglið (Erased Tapes Records)
>5<-Ólafur Arnalds-Hægt, Kemur Ljósið (Erased Tapes Records)
>6<-Atlantic Line-Ghost In Daylight (MP3 / Independent Release)
>7<-Atlantic Line-Mist (MP3 / Independent Release)
>8<-Nekropsi-Ebo 1998 (Peyote Müzik)
>9<-Nekropsi-Kusmuk (Peyote Müzik)
>10<-Korhan Futacı ve Kara Orkestra-Geleneksel Mahşer Günü (Ares / Atölye Records)
>11<-Korhan Futacı ve Kara Orkestra-Ağlayamam Ben (Ares / Atölye Records)

Ég Vildi Að þetta Myndi Verða Litur þín (308) – Meram Derdin Kendisini Dosdoğru Anlattıkça, Anlamlandırdıkça Hedefe Ulaştırandır. Gidilecek Yolun Çakıl Taşlarından Arındırılmasıdır. Yalındır, Çoğunda Yalnız Kat Edilen Yolun Çokluğuyla Paralellikler Barındırır. Yitik Kalıp, Yarım Bıraktırıldığımız Her Tümce Dahilinde Bir Diğeri, Bir Ötekisi, Bir Kenarda Kalmışın Sesini, Derdini, Sorgularını Canlandırmaya Çalışmak, Dilimiz Döndüğünce Esasa Katabilmek Bu Eşiklerin, Çözümlemelerin Sayısını Çoğaltabilmekse Meramımızı Netleştirecektir. Bulanık Suyun Genzimize Kadar Geldiği, Deyim Uygunsa Her Yerinden Ayrı Bir Münâkşanın Taşa Durduğu Vakti Zamanımızın Açmazlarını, Konuşabilmenin Yollarını, Meramın İçeriğini Oluşturan Tümcelerin Bina Edilebilmesiyle, Ortak / İmece Usül Tahsis Edilmesiyle Mümkün Olacaktır. Hemen Yanı Başımızda Olup Bitenler, Adalet Beklentisinin Nasıl Da Sinsice Ayak Oyunlarıyla Beraber Çürümüş Bir Kara Komedya’ya Arsızca Dönüştürüldüğünü, Birilerine El Vermek İsterken, Birlik Tanımına Çabalarken Öte Yandan Tam Tersi Köşeyi Kapsayanların Ve Destekçilerinin Sıkıyorsa O Pankartı Buralarda Da Assınlar Bakalım Diyebilen Hoşgörülerinin! Vuku Bulmasını, Birbirleriyle Sırt Sırta Verenlerin Ayrılıklarının Daha Hayırlı Olabileceğini Düşünen Ulvi Düşünürlerin! Piyasalarını Çoğalttıkları, Atılan Her Adımda Sorgulamaktansa Aman Ha, Yakarlar Çıranı Diyenlerin Suskunluğuna Giderek Alıştığımızı Gösteren Modern, Münzevi Hallerimizin Fişimizi Gerektiklerinde Ağ Üzerinden Bile Çekebildiklerini Görmek Meramı Daha Derli Toplu Oluşturmak İçin Önümüze Yeni Seçimler Sunmaktadır. İlla Ki Bedeli, Pahası Ne Olacak Sorgusu İle Aşık Atacağımıza Sesimizi Yükseltmemiz Gereken Konuları Aymazlıkla Terbiye Edip Nadasa Bırakmaktan Vazgeçmek Bu Alanda İlk Tercihi Oluşturur. Korkuların, Korkutulmaların, Korkuların Kendisini Tahammülsüz Bir Ayrışıma Aracı Olarak Belleyenlerin Karşısında Sokağın Barışçıl Sesini Yükseltebildiğimiz Vakit Meramımızın Manası Olacaktır. Şimdilik Evet, Yarın Olursa Hayır, Bilmem Ki Ne Desem C Şıkkı İle Boykot Yani Gibi Kördüğüm Araçları Derdin Kendisine Ulaşmamızı Manidar Bir Şekilde Engellerle Ulaşılmaz Kılmaktadır. Yok Bu Halimizden Biz Fazlasıyla Memnunuz, Asgari Altında Da Olsa Az Buçuk Aşım Kaygusuz Başım Demek Kolaycılığı Sizlere Daha Uygun Geliyorsa, Cehennemdeki Zebanileri Bile Kırıp Geçiren, Elleşemedikleri Millet Olarak Nam Saldığımız Bırakın Onlar Birbirlerini Yemekten Kazanda Kaynadıklarını Fark Etmiyorlar Kıssasına Daha Uzunca Bir Süre Daha, Çok Çooook Uzunca Bir Süre Daha Mahkum Kalmamız Olasıdır. [Kördüğüm Edilen Gözlerimizi Açmak Salt Bilgelerle Değil Gönüllü Ellerin Birleşmesiyle Olur Adlı Nifak Yayın’dan-Yeraltı’10]

>>>>>Bildirgeç

Adalet Fikri – Giorgio AGAMBEN

Unutulan ne ister? Ne hafıza ne de farkındalılık, sadece adalet. Ancak güvendiği adalet, adalet olduğu için, ona bir isim ve farkındalılık vermez. Onun teskin edilmez emri, bir ceza olarak, yalnızca unutkanlara ve cellatlara uygulanır – unutulana dair tek kelime etmez (adalet intikam değildir; öcünü alacağı hiçbir şey yoktur). Hafızaya ya da dile devredilsin diye değil de, isimsiz ve hatırlanmayan olarak kalsın diye ellerine teslim edilen şeye ihanet etmeden hiçbir şey söyleyemez. O yüzden adalet Unutulan’ın geleneğidir. İnsan için, hafızanın aktarılmasından daha önemli olan, her gün arkasında tüketemeyeceği ya da koruyamayacağı koca bir yığın bırakan nisyandır. Bu yığın, her insan, hatta her toplum için öyle kocamandır ki, en mükemmel arşiv bile ufak bir parçasını anca alır (bu yüzden tarihi bir mahkeme olarak tasavvur etmeye yönelik her çaba başarısız olur).

Lakin bu, her insanın kaçınılmaz biçimde üstlendiği yegâne mirastır. Unutulan’ın işaretlerin dilinden ve hafızadan çekilmesi esnasında, adalet aslında insan için ve sadece insan için doğar. Sessizliğe devredilecek ya da dört bir yana yayılacak bir söylem olarak değil, bir ses olarak doğar; kişinin elindeki yeni bir vasiyet olarak değil, haber verici bir hareket ya da çağrı gibi doğar. Bu anlamda insana ait geleneklerin en eskisi Logos değil, Dike’dir**(daha doğrusu bunlar başlangıçta birbilerinden ayırt edilemezler). Kendisinin farkında tarihsel bir hafıza olarak dil, geleneğin zorluğuyla karşılaştığımızda üzerimize çöken umutsuzluktur yalnızca. İnsanlar, bir dili aktardıklarına inandıklarında, aslında birbirlerine sesleri verirler; konuştuklarında, adaletten feragat etmeksizin kendilerini tevdi ederler.

* Giorgio AGAMBEN – Nesir Fikri (Metis Yayınları-2009) kitabının I. bölümünde yer alan Adalet Fikri başlıklı metnin Fırat Genç’in tercümesiyle Deuss Ex Machina’ya (Sayfalar 77-78) alıntılanmıştır.
** Dike: Yunan Mitolojisinde Adalet Tanrıçası

…Fark edilebilir ayrıntılar ile dönüştürücü, ayrıksı duruşların sebeplerini irdeleyerek endişe giderici, tanımlanmamış olanı arz etmeye çabalayarak yardımcı olmaya Deuss Ex Machina ile devam…İyi Haftalar…

Allame-i Ulul Arz’dan Ara Nağmeler
Okuma Parçası
Davada Üç Muamma Polis – Agos / Kronik Muhalif
Tuncel Çürütülmezse, Dink’in Katili Devlettir! – Erol ÖNDEROĞLU – Bianet
Dink Cinayeti Tanığı: Ogün Samast Saatlerce İnternette Chat Yaptı! – Radikal
Hürriyet’ten İki Yazı: Türkiye Türklerindir, Ama Alıcısı Varsa Satarız – Cüneyt CEBENOYAN – Birgün
‘Koko’ Ya Da ‘Birlikte Türkiye’ – Ferhat KENTEL – Taraf
Selçuk Ve Müslüman Türkler – Erkan GOLOĞLU – Radikal
Mhp’li Başkandan Irkçı Tehdit – Taraf
Et İle Tırnağa Karşı Cici Bey Manikürü – Umur TALU – Habertürk
Özkök, Öcalan, Pkk – Hasan Bülent KAHRAMAN – Sabah
Korkuya Teslim Olmadan Yaşamak – Ferhat TUNÇ – Köxüz.org
Dil’e Gelen, Başa Gelir! – Şeyhmus DİKEN – BiaMag
“Türkler Dışarı” – Okay GÖNENSİN – Vatan
Karadeniz’in Aydınları, Kürtlere Yönelik Ambargoya Tepki Göstermeye Hazırlanıyor – Gündem
Yanlışlıklar Komedyasından Trajediye Doğru – Seyfi ÖNGİDER – Radikal 2
Kürt Sorunun Çözümsüzlüğü Ve Yeni Kontrgerilla Ordusu – Mustafa PEKÖZ – Sendika.org
Anayasanız Da, ‘Değişikliği’ De Sizin Olsun! – Ertuğrul KÜRKÇÜ – NTV / Bianet
Anayasa Değişikliğine Boykot – Cüneyt UZUNLAR – Açık Koyu
12 Eylül Yorgunluğundan, AKP Yılgınlığına… – Emre DAŞAR – Kronik Muhalif
Tekel İşçisine Desteğe Hapis Cezası – Sendika.org
Grev Güncesi – Ankara Tekel Direnişi
Grev Güncesi – Sabah / ATV Emekçileri
Ajans # 24 – Yiğit A. – 13Melek
İnternet Sansürden Daraldı Sokağa Çıktı! – Kollektif – Sansürsüz Internet.org.tr
İnternet Sansürünü Delmenin Tek Ve En Etkin Yöntemi – 5 Posta – 5Posta.org
İnternete Özgürlük İçin Sokağın Sesini Yükselttiler! – Erol ÖNDEROĞLU – Bianet
“Geçmişimizi Sansürlediniz, Geleceğimizi Rahat Bırakın” – Birgün

Dustin O’Halloran Official
Dustin O’Halloran At Myspace
Dustin O’Halloran Interview: SXSW 2010 – Daniel KIRSCHENBAUM – Spinner
Dustin O’Halloran – Opus 21 Live At The Getty Center – Uploaded By OtterFreak – Youtube
Max Richter Official
Max Richter At Myspace
Max Richter – Infra Album Review – The Milkman – The Milk Factory
Ólafur Arnalds At Myspace
Ólafur Arnalds At Erased Tapes
Ólafur Arnalds At Twitter
Ólafur Arnalds – Hægt, Kemur Ljósið Video – Uploaded By OurCeasingVoice – Youtube
Atlantic Line Official
Atlantic Line At Myspace
Atlantic Line – Exit To Intro Album Official Download
Nekropsi Resmi Sayfası
Nekropsi Myspace Sayfası
Nekropsi – Stalker
Korhan Futacı ve Kara Orkestra Myspace Sayfası
Korhan Futacı ve Kara Orkestra – Geleneksel Mahşer Günü Video – Dailymotion
Korhan Futacı ve Kara Orkestra @ Ghetto Konser Yorumu – Gönenç GÖÇMENGİL – Reset

Deuss Ex Machina genelgeçer disiplinlerden uzakta kalarak, deneysel öğeler ihtiva eden tüm müzik turlerine sonuna kadar kapısı açık bir yapılandırmayı sunmaya gayret eder. Bu bağlamda Ambient’dan – Weird Folk’a uzanan ses seceresinden alıntıları her Pazartesi akşamı 21.00-22.00 saatleri (GMT +2) arasında canli olarak Dinamo FM’den iliştirmeye devam ediyoruz.

Her Türlü Eleştiri,Öneri vs .İçin İletişim Kanallarımız;
Dinamo – misak[nospam]dinamo[dot]fm – Makina
Her Pazartesi Gecesi 21:00 -22:00 (GMT +2) arası Dinamo 103.8
———————————————————
>>>>>Info Go-R-Sel
Angst II – Textartist
Textartist’ Flcikr Page

>>>>>Poemé
Sözde Bir Şeyin Ağarmıyor – Enes Kišević

gün sözde güneşli
sen sözde neşeli
geçiyorsun sözde gören yok

herkes sözde güzel
herkes sözde rahat
herkes sözde çılgın

sen de sözde mutlu

sözde her yerde barış
sözde kuşlar özgür
sözde yarınlar elimizde

vicdan sözde tertemiz
sözde bunu güneş de biliyor
sözde yürek türkü söylüyor

sözde herkes herkesi düşünüyor
sözde herkes birbiriyle dost
sözde herkes düşünüyor
seni
ve dünyayı

ve sözde gün ağarıyor
ve sözde sen gülüyorsun
ve sözde hiçbir şeyin ağarmıyor

Kaynakça: Şiir.gen.tr
Çeviri: Fahri Kaya İlave

>Deuss Ex Machina # 307 – Llythyr Agored O Kafka

2 Comments

>Kay(ıp)bedenler K/lan+-Dereasonable (VV)arp Presents
Deuss_Ex_Machina_307_–_Llythyr Agored O Kafka

05 Temmuz 2010 Pazartesi gecesi “canlı” yayınlanmış programın parça dizinidir.

>>>>>Musique
>1<-Keith Fullerton Whitman-Variations For Oud And Synthesizer 2 (No Label)
>2<-PQ-The Cairo Truth (Expanding Records)
>3<-PQ-Louise On Earth (Expanding Records)
>4<-I'mpty-Invisible Station (Music For Non-Musicians-MP3 / Bağımsız Yayın)
>5<-I'mpty-Rails On Our Way Or People (Music For Non-Musicians-MP3 / Bağımsız Yayın)
>6<-Fjernlys-Beyond The North (Loki Foundation)
>7<-Fjernlys-Constellation (Loki Foundation)
>8<-The American Dollar-Circuits (Yesh Music)
>9<-The American Dollar-A Few Words (Yesh Music)
>10<-Trentemøller-Neverglade (In My Room)
>11<-Trentemøller-Metamorphosis (In My Room)
>12<-Deepchord Presents Echospace-In Echospace (Modern Love)
>13<-Deepchord Presents Echospace-Symbolism In Transition (Modern Love)
>14<-Andy Stott-Love Nothing (Modern Love)

Llythyr Agored O Kafka (307) – “Önceleri Sorularıma Neden Cevap Alamadığımı Anlamıyordum, Şimdiyse Soru Sorabileceğime Nasıl İnanabildiğimi Anlamıyorum. Ama Gerçekte İnanmıyordum Ki, Soruyordum Sadece” Der Aforizmalarının Arasında Franz Kafka. Görünür Hataların Zincirleme Cümbür Cinnetinde, Aymazlıkların, Çetefilli Dolambaçlı Bol Yalanlı Kinlenmelerin, Kusmaların Ne Kadarının Bizleri Bağladığına Gerçekten Kafa Patlatmadığımız İçin Olabilir Mi Bu İkilem? Yokuşa Sürmeye Doyamadığımız, Kulak Arkası Etmekten, El Âlemin Decade Dediği Süre (10 Yıl) Boyunca Rafa Kaldırmaktan Yılmadığımız, Usanmadığımız İçin Olabilir Mi? Pusmuş, Yılgın Hallerimizde Tâkatimizin Tükendiğini Sandığımız İçin Olabilir Mi? Oysa Vakit Dediğimiz Çoktan Elimizden Kayıp Gidiyor, Bir Sonraki Buluşmaya Kadar Harekete Geçebilmek İçin Vaktimiz Daralıyor. Anlamsız Garabetlikleri Anlamlı Çözümlerle Lâv Edebilmek Kararlılıkla Hakikat Olabilecektir. Bunun Bilinciyle Sormaktan Kaçınmadığımızı Yeniden Beyan Etmek İse En Büyük Boyun Borcumuz. Ötekileştirilenlerin Sadece Sıfatlarının Değiştirildiği, Sıranın Sadece Diğerine Gelmesini Beklediğimizin Beyan Edildiği Bir Dünya İstemediğimizi Yüksek Sesle İfade Etmeliyiz. Kinlenmelerin, Öc Almaların Sonunun Gelmeyeceğini, Kaptırıp Gidilen Girdabın An Gelip Hepimizi, Hepimizi İçine Çekeceğini Hatırlatmaktan Geri Durmamalıyız. İnanmadığımız İçin Değil Artık Adil Olanın Ne Olduğunu, Lütfedip Tarafımıza İade Edilenlerin, Tahsis Edilenlerin Ne Kadar Makus Kederimizi Arttırdığını Görünür Kılmalıyız. Muktedir Olmayı Değil Muhalif Olmayı Ağlamaklı Tonlarla Beslenen Bir Güfte Olmasından Kurtarabileceğimizi Yaygınlaştırmalıyız. Unutulmayanın, Gününü Gün Edip Heba Edenlerin Saflarında Olmadığımızı Aklımızdan Çıkartmamalıyız. Öyle Ya Da Böyle Bu Yaşam Ancak, Sorumluluk Sahiplerinin Gerçekten Sorduğumuz Sorulara, Dosdoğru Yanıt Verebilecekleri (Tabii Yüzleri Olursa), Kıvırmayacakları Bir Eşiğe Ulaşıncaya Kadar Mücadeleyi Gerektiyor. İmin Güfteleri Arasında Denildiği Gibi Unutulmasın, Unutulmasın Hiç Değilse Bu Yaz Artık Unutulmasın – Harekete Geçilsin! [Solgun Ruhlu, Beti Benzi Atmış, Yaralarından Kan Damlayanların, Damarlarını Tedavi Etmenin, İyi Etmenin Yolu Sözlerimizde Saklıdır – Birimiz Değiliz Bu Hücrede Hepimiziz Hepimiz!]

>>>>>Bildirgeç

Hakikat Fikri – Giorgio AGAMBEN*

Scholem bir keresinde, üstün bilincin nesnesi olmadığı şeklindeki doktrinde – Zohar’ın ilk sayfalarında ortaya konan bu fikir her türden mistik düşüncenin nihai derslerindendir.- son derece üzücü bir şeyler olduğunu yazmıştı. Zohar’ın bu sayfalarında soru zamiri Ne? (Mah), bilginin en üst sınırında durur; bu sınırın ötesinde başka hiçbir cevap mümkün değildir: “İnsan soru sorduğunda, sonuna kadar her şeyi açık bir biçimde görmeye ve adım adım anlamaya çalıştığında Ne?’ye varır: Ne anladın? Ne gördün? Ne aradın? Ama her şey başta olduğu gibi sırrına erilmez kalır.” Ancak Zohar’a göre cennetin en üst sınırını belirleyen çok daha içe dönük ve karanlık bir başka soru zamiri daha vardır: Kim? (Mi). Eğer Ne? şeyin kendisini (ortaçağ felsefesinin başlıca uğraşı) soran soruysa, Kim? de ismi soran sorudur: “İçine girilmez olan bu soruyu antikler yarattı. Kim o? O, Kim?… O hem sorunun nesnesi hem de saklı olan olduğu için, ona Kim? denir. Bunun ötesinde başka soru yoktur … Mevcut ve namevcut olanın, içine girilemez ve kendi adına kapanmış olanın Kim?’den başka adı yoktur – ortaya çıkarılmaya, ismiyle çağrılmaya hasrettir.”

Açık ki, Kim?’in sınırına varıldığında düşüncenin artık bir nesnesi yoktur; düşünce nihai nesnenin yokluğunu tecrübe eder. Ancak bu üzücü değildir; tersine bu sadece, iki soruyu birbirine karıştırıp, Ne? diye sormaya devam eden soruşturma için elzemdir. Orada yalnızca cevaplar değil sorular da yoktur. Esas üzücü şey, nihai bilginin hâlâ bir nesne formuna sahip olması olurdu. Tam da bilginin nihai bir nesnesinin olmayışı, bizi şeylerin çaresiz üzüntüsünden kurtarır. Nesnelleştirici bir söylem içine yerleştirilebilecek her nihai hakikat, tatminkâr görünse de, zorunlu olarak hakikate mahkûm olacaktır. Hakikatin kati biçimde kapanması yönündeki bu temayül, hem felsefenin hem de şiirin inatla karşı çıktığı tüm tarihi dillerin temayülüdür; öte yandan, gerek beşeri dillerin imleyici gücü, gerekse bu dillerin kaçınılmaz ölümü buradan beslenir. Hakikat, yani Platoncu oros’a göre ruha uygun olan açıklık, nihai, değişmez bir şekil alır, kadere dönüşür.

Nietzsche’nin, bengi dönüş fikriyle, hakikatin sonsuza dek şeylerin dünyasına kapanacak gibi göründüğü o en kötü anda ağızdan çıkan “evet”le, kendini kurtarmaya çalıştığı şey tam da bu düşüncedir. Aslında bengi dönüş nihai bir şeydir, ama aynı zamanda nihai bir şeyin imkânsızlığıdır. Kendini belirli bir duruma kapatan hakikatin bengi dönüşü, bir dönüş olduğu için, böylesi bir kapanmanın imkânsızlığıdır aynı zamanda. Nietzsche’nin o harikulade formülasyonuyla ifade edersek: amor fati, kaderini sev.

Kaderle hafıza arasındaki bu korkunç uzlaşı – burada hafızanın yalnızca nesnesi olabilecek şey (aynı olanın geri dönüşü) her seferinde kader telakki edilir – zamanımızın yüzleşemediği hakikatin çarpık imgesidir. Çünkü ruhun açıklığı -hakikat- ne sonsuz bir kedere açılır ne de kendini şeylerin bengi dönüşünde kapatır; kendini bir isimde açarak sadece şeyi aydınlatır, kendini şeyde kapatarak kendi görünümüne tutunur ve ismi hatırlar. Armağanla hafıza arasındaki, nesnesiz bir açıklıkla sadece nesne olabilecek bir açıklık arasındaki bu güç kesişim, Zohar’ın yazarına göre, içinde adil insanın ikamet ettiği hakikattir: “Kim? cennetin en üst mertebesidir; Ne? ise en alt. Yakup her ikisinin de varisidir: Bir sınırdan diğerine, Kim?’in başlangıç sınırından Ne?’nin varış sınırına kaçar ve kendisini ortada tutar.”

* Giorgio AGAMBEN – Nesir Fikri (Metis Yayınları-2009) kitabının I. bölümünde yer alan Hakikat Fikri başlıklı metnin Fırat Genç’in tercümesiyle Deuss Ex Machina’ya (Sayfalar 47-49) alıntılanmıştır.

…Fark edilebilir ayrıntılar ile dönüştürücü, ayrıksı duruşların sebeplerini irdeleyerek endişe giderici, tanımlanmamış olanı arz etmeye çabalayarak yardımcı olmaya Deuss Ex Machina ile devam…İyi Haftalar…

Allame-i Ulul Arz’dan Ara Nağmeler
Okuma Parçası
Yalın Bir Mektup – Aslı ERDOĞAN – Radikal
Hepsi İçin Doktor Olacak – Aysel KILIÇ – Birgün
Açılımın En Anlamlı Adımı – Güldal KIZILDEMİR – Radikal 2
Savaş ve Vesayet – Vedat İLBEYOĞLU – Evrensel
Ara Renklerin Gücü Ya Da Suruç – Ferhat KENTEL – Taraf
Demokratik Açılımı Yerli Yerine Oturtmak – Hatem ETE – Radikal 2
Diyarbakır Vuvuzela’sı!- Senar ATAMAN – BiaMag
Barış Çağrıları, STK ve Sendikalar – Faysal ÖZÇİFT – Köxüz.org
‘Türk kanı’ Taşımayanlar – Tarihin Defteri – Ayşe HÜR – Taraf
12 Temmuz Pazartesi Saat 10.00′da Beşiktaş’a… – Nor Zartonk
Fethiye ÇETİN: “Hrant Dink Davası Açıldığı Gibi Bitiyor” – Erol ÖNDEROĞLU – Bianet
Erasmus’un Delileri – İlyas BAŞSOY – Birgün
Dünya Değişirken Türkiye – Soli ÖZEL – Habertürk
Mevsimlik İşçilerin Kimlik Bilgileri – Nihal KEMALOĞLU – Akşam
Türkiye Ekonomisinin Yüksek Büyüme Evresinden “Uzun İşsizliğe Doğru” – Mehmet Rauf KESİCİ – Birikim
Disk-Ar: Asgari Ücretten Vergiyi Kaldırın! – Bianet
Orhan Saraç: “Ben De İşçilerle Beraber Sokakta Oturacağım! – Sendika.org
Grev Güncesi – Ankara Tekel Direnişi
Grev Güncesi – Sabah / ATV Emekçileri
Entelektüel Gecekondulaşma – Ece TEMELKURAN – Habertürk
İstanbul Ne Yapıyorsun Sen? – Adnan TÖNEL – Birgün
Temmuz Ürpermesi – Karin KARAKAŞLI – Kronik Muhalif
Ulan yoksulluk! Ulan kapitalizm! Ulan… – Eleştirel Günlük – Eleştirel Medya Günlüğü
Adam Adamdır – Cüneyt UZUNLAR – Açık Koyu
Masuniyyet – Kristensenn – Kristensenn
Panzehir – Dream Endless – Limbo Pillow

Keith Fullerton Whitman Official
Keith Fullerton Whitman At Myspace
Keith Fullerton Whitman – Variations For Oud & Synthesizer Informative On Experimedia
Keith Fullerton Whitman Live At Non-Event In Goethe Institut Boston On Vimeo
PQ At Myspace
PQ At Expanding Records
PQ Informative On The Sirenssound
I’mpty At Myspace
I’mpty At Bandcamp
I’mpty – Last Noise In All Bright Songs Pt.1 – Değerlendirmesi – Brandon – Amme-Hizmeti
Fjernlys At Myspace
Fjernlys At Blogspot
Fjernlys At Loki Foundation
The American Dollar Official
The American Dollar At Myspace
The American Dollar Yazınsalları – Dream Endless – Limbo Pillow
Trentemøller Official
Trentemøller At Myspace
Trentemøller – Sycamore Feeling Video By Jesper JUST On Myspace
Trentemøller – Into The Great Wide Yonder Album Review – William GRANT – Drowned In Sound
Deepchord Presents Echospace Official
Deepchord Presents Echospace / Echospace(Detroit)
Deepchord Presents Echospace Page On Resident Advisor
Deepchord Presents Echospace – Limuin Album Review – Todd HUTLOCK – Little White Earbuds
Andy Stott At Myspace
Andy Stott At Last.FM
Andy Stott – Tell Me Anything EP Review – Boomkat

Deuss Ex Machina genelgeçer disiplinlerden uzakta kalarak, deneysel öğeler ihtiva eden tüm müzik turlerine sonuna kadar kapısı açık bir yapılandırmayı sunmaya gayret eder. Bu bağlamda Ambient’dan – Weird Folk’a uzanan ses seceresinden alıntıları her Pazartesi akşamı 21.00-22.00 saatleri (GMT +2) arasında canli olarak Dinamo FM’den iliştirmeye devam ediyoruz.

Her Türlü Eleştiri,Öneri vs .İçin İletişim Kanallarımız;
Dinamo – misak[nospam]dinamo[dot]fm – Makina
Her Pazartesi Gecesi 21:00 -22:00 (GMT +2) arası Dinamo 103.8
———————————————————
>>>>>Info Go-R-Sel
Dünya Bir Bütündür – Serpil ODABAŞI
Serpil Odabaşı – Resimleri İçin

>>>>>Poemé
Uy Havar! – Ahmet ARİF

Yangınlar,
Kahpe fakları,
Korku çığları
Ve irin selleri, aç yırtıcılar,
Suyu zehir bıçaklar ortasındasın.
Bir cana, bir başa kalmışsın vay vay!
Pusatsız, duldasız, üryan
Bir cana bir de başa
Seher vakti leylim – leylim
Cellat nişangahlar aynasındasın.
Oy sevmişem ben seni…

Üsküdardan bu yan lo kimin yurdu!
He canım…
Çiçekdağı kıtlık, kıran,
Gül açmaz, çağla dökmez.
Vurur alnım şakına
Vurur çakmaktaşı kayalarıyla
Küfrünü, Medetsiz, Munzur.
Şahmurat Suyu kan akar
Ve ben şairim.

Namus işçisiyim yani
Yürek işçisi.
Korkusuz, pazarlıksız, kül elenmemiş,
Ne salkım bir bakış
Resmin çekeyim,
Ne kınsız bir rüzgar
Mısra dökeyim.
Oy sevmişem ben seni…

Ve sen daha demincek,
Yıllar da geçse demincek,
Bıçkılanmış dal gibi ayrı düştüğüm,
Ömrümün sebebi, ustam, sevgilim,
Yaran derine gitmiş,
Fitil tutmaz, bilirim.
Ama hesap dağlarladır,
Umut, dağlarla.

Düşün, uzay çağında bir ayağımız,
Ham çarık, kıl çorapta olsa da biri
Düşün, olasılık, atom fiziği
Ve bizi biz eden amansız sevda,
Atıp bir kıyıya iki zamanı
Yarının çocukları, gülleri için,
Koymuş postasını,
Görmüş restini.
He canım,
Sen getir üstünü.

Uy havar!
Muhammed, İsa aşkına,
Yattığın ranza aşkına,
Deeey, dağları un eder Ferhadın gürzü!
Benim de boş yanım hançer yalımı
Ve zulamda kan – ter içinde asi,
He desem, koparacak dizginlerini
Yediveren gül kardeşi bir arzu
Oy sevmişem ben seni…

Kaynakça: Şiir.gen.tr

>Deuss Ex Machina # 306 – He Dreamt He Was A Bulldozer, He Dreamt He Was Alone In An Empty Field

Leave a comment

>Kay(ıp)bedenler K/lan+-Dereasonable (VV)arp Presents
Deuss_Ex_Machina_306_–_He Dreamt He Was A Bulldozer, He Dreamt He Was Alone In An Empty Field

28 Haziran 2010 Pazartesi gecesi “canlı” yayınlanmış programın parça dizinidir.

>>>>>Musique
>1<-Sofie Loizou & Bvdub-Millions (Radical Nature Records)
>2<-Oneohtrix Point Never-Preyouandi (Editions Mego)
>3<-Oneohtrix Point Never-Ouroboros (Editions Mego)
>4<-ANBB-Bernsteinzimmer (Raster-Noton)
>5<-ANBB-One (Raster-Noton)
>6<-Fonetik-Insomniac (MP3 / Bağımsız Yayın)
>7<-Fonetik-Exhausted Waterfall (MP3 / Bağımsız Yayın)
>8<-Shlohmo-Naps (Friends Of Friends)
>9<-Shlohmo-Post Atmosphere (Baths Remix) (Friends Of Friends)
>10<-Autechre-nth Dafuseder.b (Warp Records)
>11<-Autechre-pce freeze 2.8i (Warp Records)
>12<-Vex'd-Heart Space (Feat. Anneka) (Planet µ)
>13<-Distance-Fallen (Vex'd Remix) (Planet µ)

He Dreamt He Was A Bulldozer, He Dreamt He Was Alone In An Empty Field (306) – Boş Gözlerle Etrafa Bakınmanın Vaktinin Geçtiği Günler. Hakikatli Zorlukların Sadece Onun Bunun İçin Değil Senin İçin De Olduğunun İdrakına Ulaştıran, Aymazlığın Dozunun Arttırıldıkça, Çamura Yatmaya Meyillilerin Kendilerini Çoktandır Kaptırdıkça Sağırlaşmalarının Sığırlaşmaya Doğru Evrilmesinin Canlı Tanıklığının Edildiği Günler. Makus Olanlarla Yolumuz Hep Kesişiyor. Kesiştiriliyor. Kurtuluş Yok. Makul Olanı Tahsis Edebilmek İçin Başlangıç Noktalarımız İse Yine, Yeniden Şaşırtmacalı Yollara, Dehlizlerin Uçsuz Karanlıklarına Saptırılıyor. Sap, Saman Eskisinden Çabuk Birbirine Kördüğümlenir, İçinden Çıkılmaz Kılınırken Bizlere Düşen Dedeleri Seyrederek Eki Eki Demek Midir? Sorusunun Yanıtında Saklı Kalıyor. Bıkmadan Usanmadan Öteki Yaratımının Can Alıcı Örneklerinin, Gizliden Açığa Kinin, Nefretin, Vur Abalıya Vur Nalına Vur Mıhına, Bunların Soluk Almasına Bile Müsammaha Gösterilmemesi Gerekir Gibi Veciz Söz Öbeklerinin, Sıfatlarına Siyasi Önder Dediğimiz Garabetoğullarının Söylemlerinde Karşımıza Çıkartılırken Uyanmamak İçin Daha Ne Kadar Direneceğiz? Daha Ne Kadar Özel Güvenli Sınırlarımızı Yoklamaya Başlayanın Yıllardır Arsızca Süregiden Alışılageldik, Kimilerince Çok Avantajlı Olan Derin Kirlenmişliğinin Vesair Kanatlarından, Cephelerinden Birisi Olduğunu Artık İdrak Edebileceğiz. Her Önümüze Çıkan Uyarıda Bugün Olmaz Daha Sonra Hatırlat Tuşuna Mahkum Kalmayı İnatla Sürdürdüğümüz İçin Kederin De, Acının Da, Yitirilmişliğin De, İnsanlığın Da, Geleceğin De, Aydınlığın Da Sınırlarına, Dibine, Lanet Kör Noktaya, Bitiş Çizgisine Ulaşamayacağız? Kendini Şanslı Adlen Azınlık Halk! Zaten Bu Kesif Kokuların Durmaksızın Yayıldığı Alanlardan Çoktan El Eteklerini Çektiler; Kendi Yazlık İstiratgahlarında Kakafoniyle Bu Kesifliği İşitmediklerini Zannetmeye Devam Etmekteler. Peki Ya Sade Vatandaş, Düz Adam. Göbeğini Kaşıyan. Koyun Kalmaya Devam Ederek Sürüyle Uçurumdan Aşağı Yuvarlanmaktansa Bir Kere De Farklı Olan İçin, Şans Tanımak, Hayata Tutunmak İçin Son Çağrıları İşitiyor Musunuz? Yok Dedelerin Hangisi Ayakta Hangisi Çömelmiş Onu Takip Ediyorsanız Zaten Düşünme Miadınızı Çoktan Doldurduğunuzun Farkında Mısınız? – Lütfen Sıradan Ayrılmayınız!!! [Tarih Bağnaz Körlüklerin Tekrarından İbaretse, Gözlerinizi Açabilmek İçin Uğraşmalısınız / Disküründen] (Mecazen Sayfalandırılmış U3_P Kodlu Teksir]

>>>>>Bildirgeç

Sol: Eşitliğin Mutlaklaştırılmasından Farklı Olanların Dayanışmasına – Yaşar ÇUBUKLU*

Sol başlangıçta meşruiyetini toplumsal onaya dayandırmayan, kan bağlarından güç alan soylu sınıfın yönetimi karşısında ulusun seçtiği bir meclisin iradesini birinci plana koyan bir hareket olarak ortaya çıkıyor. Temsili parlamenter sistem burjuva demokrasisinin siyasal temelini oluşturuyor. Aristokrat sınıfın keyfi yönetimi ve ayrıcalıkları karşısında özgürlük ve eşitlik kendini tüm toplumun temsilcisi olarak gören ilerici burjuvazinin sloganları haline geliyor. Sağ feodal hiyerarşiyi, geleneği, değişime direnmeyi, atanmışlığı, geçmişi, kiliseyi, muhafazaklarlığı temsil ederken sol değişimi, ilerlemeyi, laikliği, genel seçim ve oyu, bireysel özgürlükleri, herkese eşit şekilde uygulanan yasaları ön plana çıkarıyor.

Kapitalizmin ve burjuva toplumunun gelişmesiyle birlikte solun tanımı değişiyor. Bu kez kapitalizmin ürettiği toplumsal eşitsizliklere karşı sol eşitlik talebini sahipleniyor. Bireysel özgürlüğü girişim özgürlüğü olarak anlayan piyasa mantığına, rekabete, emeğin sömürülmesine, yoksullaştırılmaya karşı sol toplumsal özgürlük idealini, kamusal ve ortak olanı, dayanışmayı, toplumsal eşitliği savunuyor. Solun kurulu düzene karşı işçi partileri kanalıyla verdiği özgürlük mücadelesi ona siyasal sistem içinde muhalif bir mevzi kazandırırken eşitlik talebi çerçevesinde sürdürülen sendikal mücadele işçilere daha yüksek ücretler, iş güvencesi ve diğer sosyal hakları sağlıyor. Sosyalist düşünce eşitlik ve özgürlük kavramlarına burjuvazininkinden farklı anlamlar yüklemesine karşın kapitalizmin ürettiği değerlerden olumsuz biçimde etkileniyor. Bilimcilik, maddecilik, çizgisel bir tarihsel ilerleme anlayışı, tarihe ereksellik atfetme, emeğin yüceltilmesi, ekonomizm, doğa ve toplumun pozitivisit yorumu XIX. yüzyıl Marksizminin sorunlu yanlarından bazılarını oluşturuyor. Sosyalist pratiğe gelince durum daha vahim bir hal alıyor. I. Dünya Savaşı’nda ulusal işçi partileri kendi devletlerini desteklerken burjuva jakobenizminin bir varyantı olarak beliren Leninizm hiyerarşik, merkezi parti modelini daha sonra kuracağı devlete de yansıtarak tüm özgürlükçü muhalefeti eziyor. Tek ülkede sosyalizm modeli Bobbio’nun bahsettiği, toplumdaki eşitsizliklerin ancak özgürlükler bastırılarak giderilebileceği yolundaki sağ görüşü haklı çıkaran bir görünüm sergiliyor. II. Dünya Savaşı’ndan sonraki dönemde ise sol antiemperyalizm adı altında ulusal ekonomik kalkınmacı, millileştirmeci bir üçüncü dünyalıcığa yöneliyor.

1970’lerden sonra postmodern toplumda solun yapısı değişiyor. Geleneksel işçi partilerinin, sendikaların gücü azalıyor, “büyük politika” itibarını kaybediyor. Yeni sol hareketler, çevrecilik, feminizm, barış yanlısı hareket, eşcinsel hareket, ırkçılık karşıtı hareketler ön plana geçiyor. İnsel’in de belirttiği gibi bu hareketler ortak hedeflere yönelik kollektif bir muhalefet oluşturamıyorlar; kısmi, parçalı, mesleki nitelikleriyle eski toplumda görülen bütünsel aidiyet duygusunu yansıtmaktan uzaklar. Postmodern toplumda ortak siyaset alanının, agoranın ortadan kalkmasına paralel olarak sivil toplumun katılımcı yurttaşı da yok oluyor. İktidarın yasamadan yürütmeye kaymasıyla birlikte merkeze yaklaşan siyaset rasyonel, pragmatik, teknokratik bir tönetme pratiğine dönüşüyor. Sağ ile sol arasındaki kesin ayrım çizgileri belirsizleşiyor, sol partiler “katı eşitlikçi” politikalardan vazgeçip özlelleştirmeden, deregülasyondan yana tavır alıyorlar. Sosyalist blokun çözülüp piyasa ekonomisine yönelmesinin eşitlikçi bir toplum idealini gözden düşürmesi ile birlikte ılımlı sol politikasını farklılıkların sisteme asimilasyonu temelinde şekillendiriyor. Sosyal demokrat partiler toplumun geneline yönelik korumacı sosyal politikalar yerine insan hakları, çevre, kadın hakları, göçmenler vb. konularda esnek, iktidarı zorlamayan politikalar üretiyorlar.

Postmodern kapitalizmin toplumu farklılıklar bazında şekillendirme niteliği eskinin tekçi Marksist söylemini sarsıyor. Mutlak doğrular, kesinlikler, büyük her şeyi kapsayan teoriler gözden düşüyor. Doğrunun göreliliği, farklı perspektiflerden yaklaşıldığında “hakikatin” birden çok olduğu, büyük teorilerin birer mit olduğu düşüncesi yaygınlık kazanıyor. Benasayag ve Scavino’nun da belirttikleri gibi Marksizmden uzaklaşan aydınlar toplumun radikal bir biçimde dönüştürülmesine yönelik tüm girişimlerin katastrofla ve kör şiddetle sonuçlanacağını ileri sürüyorlar. Şiddeti ve militanlığı dışlayan yeni sol düşünce bedeni fiziksel baskılardan korumaya yönelik bir insan hakları söylemine yakınlaşıyor.

Toplumculuğun, solun tarih boyunca dayanağı olmuş olan çalışan çoğunluğa gelince, o artık kollektif özne olmanın çok uzağında şekilsiz bir kitleye dönüşmüştür. Eskinin bürokratik, merkeziyetçi kapitalist iktidarı gücünü kitleleri pasifleştirerek, edilginleştirerek arttırırdı. Günümüzün postmodern iktidarı ise Baudrillard’ın dediği gibi toplumun edilgenlikten kurtulmasını ve katılımını teşvik etmektedir. Çünkü artık bir işlevi kalmamış temsili devlet kurumları içinde anlamını yitirmiş olan siyaset kültürle, medyayla, reklamla iç içe geçerek simülatif bir şova, keyif verici bir özel eğlence programına dönüşmüştür ve sistem için politika bir maç ya da bir film gibi talep üretilmesi gereken bir metadır. Her şeyin siyasal, kültürel, medyatik olduğu bir dönemde toplum sistemce endüstriyel olarak üretilen işaretlerin bombardımanına maruz bırakılıp katılıma davet edilmekte ama toplumdan yeterli ölçüde aktif yanıt gelmemektedir. Bu durumu “hakiki bir siyasal arz” beklentisindeki halkın tepkisi olarak yorumlamak gerçekçi olmaz çünkü doğrudan demokrasi temelinde bir katılım öneren radikal sol siyasi hareketlere toplumun verdiği cevap tam bir kayıtsızlıktır. Solun yüz yıldan fazladır tekrarlayageldiği klasik ifadeleri kitlelerce sıkıcı bulunmakta, bunlar ancak gerekli göstergeler ve soslarla bezenip uygun bir medyatik yolla “pazarlandıklarında alıcı bulabilmektedirler.” Artık popülistlerin yaptığı gibi halka kuru kuruya dalkavukluk etmek yetmemekte, onu eğlendirmek de gerekmektedir.

Solun bir kesiminin teoriyi ve işçi sınıfını mutlaklaştıran, sınıfsal baskı dışındaki cinsiyetçi, etnik, kimliksel, kuşaksal vb. baskı türlerini önemsemeyen söyleminin sarsılması olumlu bir gelişmedir. Salt eşitlikçi bir sol söylemin de toplumu oluşturan farklı kesimlerin ihtiyaçlarına cevap vermede yetersiz kalacağı âşikardır. Bu durumda çokluğu oluşturan farklı grup, çevre ve toplulukların kendi özel alanlarından yola çıkarak oluşturacakları farklı özgürlük pratikleri ve bunların gönüllü, kurumsallaşmaya yönelmeyen karşılıklı yardım ve dayanışması solun dayatmacı olmayan bir temelde yaygınlaşmasını sağlayabilir. Solun etrafında birleşebileceği en önemli ilke tüm biçimleriyle otoriteye ve tahakküme karşı çıkmaktır.

* Yaşar ÇABUKLU – Postmodern Toplumda Kriz ve Siyaset (Kanat Kitap-2004) kitabının “Küreselleşme ve Siyaset” bölümünde yer alan, daha öncesinde Virgül Dergisi, Aralık 2001 tarihli nüshasında yayınlanmış olan makaleden (Sayfalar 101-104) alıntılanmıştır.

…Fark edilebilir ayrıntılar ile dönüştürücü, ayrıksı duruşların sebeplerini irdeleyerek endişe giderici, tanımlanmamış olanı arz etmeye çabalayarak yardımcı olmaya Deuss Ex Machina ile devam…İyi Haftalar…

Allame-i Ulul Arz’dan Ara Nağmeler
Okuma Parçası
“Vah Lımın, Bırindarım” – Melih PEKDEMİR – Birgün
“Kürt Sorunu” Çözülemez! – Mesut ODMAN – Sol.org.tr
Çözümsüzlüğün ve Çözümün Bedeli – Mithat SANCAR – Taraf
Ohal’den Geldik Bu Hale – Yıldırım TÜRKER – Radikal
Masal, Aynı Masal Olmayacak – Merve TUNCAY – Kronik Muhalif
Üçüncü Sese İhtiyaç Var – Ahmet ÖZER – Radikal 2
Hareketsiz Kalarak Öldürmek: Madımak – İbrahim AKYÜREK – Sendika.org
Sivas Katliamı Kütüphaneye Hapsedilemez – Akın OLGUN – Birgün
Devletin Özürleri – Okay GÖNENSİN – Vatan
Vesayet ve Kürt Meselesi – A.Vahap COŞKUN – Taraf / Hertaraf
Sıcak Yaz: Ortadoğu’da Savaş Tamtamları Yeniden Çalınırken – Garbis ALTINOĞLU – Köxüz.org
Kemal Bey’in İçi ve Dışı – Umur TALU – Habertürk
Toronto Mutabakatı: “Üçüncü Büyük Depresyon” Nasıl Olacak? – Ahmet ÖNCÜ – Birgün
Grev Güncesi – Ankara Tekel Direnişi
Grev Güncesi – Sabah / ATV Emekçileri
Sivil Toplum Kuruluşları Yeni Bir Özne Mi? – Engin ERKİNER – Bianet
Radikal Yorumlar – Ali ŞİMŞEK – Birgün
Cevapsız Bir Çağrı Olarak Devlet – Alper GENCER – Afili Filintalar
20 Yıllık Çözümsüzlük: Zorunlu Göç ve Mültecileştirme – Burçin BELGE – Bianet
Mumun Amacı – Metin MÜNİR – Milliyet
Metallica Kemalist Mi? – Gündüz VASSAF – Radikal
Kirveme Mektuplar: Suçlu Meselesi – Mıgırdiç MARGOSYAN – Evrensel
Kendi Ablukasını Delen Adam: Eyal SIVAN Röportajı – Dora MENGÜÇ – BiaMag
Sivas Katliamı ve Sünni-Müslüman Genellemesi – Eleştirel Günlük – Eleştirel Medya Günlüğü
İktidar Görünmek – Cüneyt UZUNLAR – Açık Koyu
Tunç Okan – Otobüs Film İncelemesi – Abdullah Tarık ÇAKIR – Keep Talking
…my skin – Aglea – Ztopya
Klang At Açık Radyo Episode # 162 (27.06.2010)

Bvdub / Brock Van Wey Official
Bvdub / Brock Van Wey At Myspace
Sofie Loizou Official
Sofie Loiziou At Twitter
Sofie Loizou & Bvdub Informative – Mersenne – Undomondo.com
Radical Nature Records Official
Oneohtrix Point Never Official
Oneohtrix Point Never At Myspace
Oneohtrix Point Never Returnal Album Review – Mangoon – The Tiny Mixtapes
Oneohtrix Point Never Geçmiş Zamandan Makina Sayfalarındaki İncelemesi
ANBB Official At Raster-Noton
ANBB At Myspace
Alva Noto / Carsten Nicolai Official
Blixa Bargeld Official
ANBB Red Marut Handshake EP Review – UnfunnFionn – Sputnik Music
Fonetik Myspace Sayfası
Fonetik Last.FM Sayfası
Fonetik – Naturalness Of The Mechanism Albüm İncelemesi – Oylum TANIŞ – Oylumtanis.blogspot.com
Shlohmo At Myspace
Shlohmo At Friends Of Friends
Shlohmo – Camping EP Review – Patrick FALLON – SFWeekly.com
Autechre Official
Autechre On Warp Records
Autechre At Wikipedia
Autechre – Move Of Ten EP Review – The Milkman – The Milk Factory
Vex’d At Myspace
Vex’d At Planet µ
Vex’d – Cloud Seed Album Review – Adam KENNEDY – Resident Advisor
Distance At Myspace

Deuss Ex Machina genelgeçer disiplinlerden uzakta kalarak, deneysel öğeler ihtiva eden tüm müzik turlerine sonuna kadar kapısı açık bir yapılandırmayı sunmaya gayret eder. Bu bağlamda Ambient’dan – Weird Folk’a uzanan ses seceresinden alıntıları her Pazartesi akşamı 21.00-22.00 saatleri (GMT +2) arasında canli olarak Dinamo FM’den iliştirmeye devam ediyoruz.

Her Türlü Eleştiri,Öneri vs .İçin İletişim Kanallarımız;
Dinamo – misak[nospam]dinamo[dot]fm – Makina
Her Pazartesi Gecesi 21:00 -22:00 (GMT +2) arası Dinamo 103.8
———————————————————
>>>>>Info Go-R-Sel
It’s Been A Long Time – Alexa(*)
Alexa(*)’s Flickr Page

>>>>>Poemé
Bir Anka Kuşu – Yusuf HAYALOĞLU

Yüzlerce soğuk namlu
Üzerime çevrildi.
Yüzlerce demir tetik
Aynı anda gerildi!
Anne, beni söğüdün gölgesinde vurdular.
Öpmeye kıyamadığın,
Dal gibi oğlun yere serildi…

Üşüştü birer-birer
Çakallar üzerime.
Üşüştü dört bir yandan,
Göğsüme, ciğerime.
Anne, beni leş gibi
Yiyip talan ettiler.
Teşhis edilmem için
Parçamı koydular önüne…

Ben bu acılar ülkesinin
İnsana reva görülen
Bütün acılarını tattım.
Aç yattım, ekmeğime sabır kattım.
Beni milyon kere dövdüler üst-üste!
Ben bu yolu, kendim seçtim anne,
Ben ömrümü kendim kanattım…

Geceler tanır beni,
Konarım, göçerim ben.
Geceler tanır, kan damlar içerim ben.
Anne, sen beni unut, karanlığın bağrında.
Kırmızılar ekerim,
Siyahlar biçerim ben..

Suçüstü yakalandım,
Bölüşürken kalbimi.
Suçüstü kelepçeyle yardılar bileğimi.
Anne, ben diyar-diyar, umudun savaşçısı..
Bir tutam sevgi için
Dağladım gözlerimi!..

Prometheus’tum zincire vurulurken dağlarda,
Ciğerimi kartallara yedirdim.
Spartaküs’tüm, köleliğin çığlığında,
Arslanlara yem oldum, tükendim.
Kör kuyuların dibinde Yusuf’tum,
Kerbela çölünde Hüseyin.
Zindanlarda Cem Sultan,
Sehpalarda Pir Sultan.
Ve Madımak’ta otuzyedi can…

Kaçıncı yok oluşum,
Kaçıncı var oluşum bu?
Tanrılardan ateş çaldım
Yüzyıllarca tutuştum, üst-üste yandım.
Bir anka kuşu gibi anne,
Bir anka kuşu gibi;
Kendimi külümden yarattım..

Kaynakça: Şiir.gen.tr